KÖR AGOP ÇETESİ *** KAREN FOGG ve ÇOCUKLARI

Naci KAPTAN
05.06.2014

Bu vatan ve millet için gerekirse Karen’le bile!

“Avrupa Birliği Ankara Büyükelçisi Karen Fogg, ‘ajan gazeteci’ diye nitelendirilebilecek kim varsa onları kullanarak, bugünlerde bizi endişelendiren ve korkutan ne varsa onun temellerinin atılmasında en büyük emeği geçmiş kişilerin başında geliyor.

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nden iki yargıç Ankara’ya gelmiş; bu nedenle Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde bir sempozyum düzenlenmişti.

Sempozyuma Yargıtay Başkanı Sami Selçuk’la birlikte gittik. Ara verildiğinde zamanın Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk yanımıza gelerek, ‘Bu gece, Hâkimevi’ndeki Aynalı Salon’da bu hâkimler onuruna yemek veriyorum, katılırsanız memnun olurum’ dedi.Davete elbette icabet ettim.

Beni öyle bir yere oturtmuşlar ki sağ tarafımda Hikmet Sami Türk, solumda ise Karen Fogg.Sık sık kadehler havaya kaldırılıyor, konuşmalar yapılıyor.Duyduğuma göre Karen Fogg’un boşandığı ilk kocası Türkmüş… O sebepten mi yoksa özel ders mi aldı bilmiyorum, Türkçeyi tane tane ve meramını anlatacak kadar konuşabiliyor.

Bir ara elinde kadeh, bana doğru iyice eğildi ve kimsenin duyamayacağı bir biçimde, ‘Vural bey, bir gün sizinle baş başa bir görüşme yapmak istiyorum’ dedi.Nezaket kurallarına elimden geldiğince uymaya, özellikle bir kadını incitecek sözler söylememeye daima özen göstermi-şimdir. Ancak niyetinin bana da çengel atma olduğu kanaatine vardığımdan ve bunu şahsıma karşı ağır bir hakaret olarak algıladığımdan dayanamayıp iyice anlasın diye tane tane şunları söyledim:

‘Karen Hanım, Türkiye’deki faaliyetleriniz hakkında epey bilgi sahibiyim. Bana göre ülkeme zarar vermede adeta Abdullah Öcalan’la yarışıyorsunuz. Bazen birinci sırada o varmış, bazen siz varmışsınız gibi geliyor bana… Beni de satılık bazı kalemlerimiz gibi etkilemeye gelecekseniz hiç zahmet etmeyin. Ama biz Türkler kadınlardan hoşlanırız. Bir ‘kadın’ olarak ziyaretime gelecekseniz, buyurun beklerim.’

Eşimden hiçbir şeyi gizlememişimdir; eve dönüşte bu olayı ayrıntılarıyla anlattım. Eşim Nermin birden telaşlandı, ‘Ya gelirse?’ dedi.Ben de gülerek, ‘Nermin, biliyorsun ben bu vatan millet için neler yapmışımdır. Gelirse, ne gerekiyorsa onu yaparım’ dedim.

Sonrası tahmin ettiğim gibi oldu; Karen Fogg hiçbir zaman ziyaretime gelmedi.

Onursal Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş
ULUSALCI MI MİLLİYETÇİ Mİ OLMALIYIZ? isimli kitabından

Mustafa Mutlu’nun “Bu vatan ve millet için gerekirse Karen’le bile!’ başlıklı yazısından
02 Haziran 2014 / Aydınlık

***

Değerli okur yukarıdaki yazıya ben de bir katkı yaparak belleklerimizi kurcalayalım ;

KAREN FOGG’UN ÇOCUKLARI

Vural Savaş’ın “Hukuk İle Aldatmak” isimli kitabında okumuştum “Karen Fogg’un Çocukları” benzetmesini. Benzetmenin sahibi Merhum Rauf Denktaş’tır. Denktaş, bu benzetmeyi, Avrupa Avrupa diye tutturan ve Türkiye’nin her şeyini Avrupa Birliği’ne endeksleyen ve bunun için siyasi iktidarlar üzerinde baskı kurmaya çalışan STK ve medya mensupları için yapmıştır. Gazeteci Mehmet Ali Birand’ın aktardığına göre; Denktaş ile Birand arasında, bu konuda uluslararası bir toplantı sırasında geçen diyalog şöyledir:

Mehmet Ali Birand: Efendim, bize Karen Fogg’un çocukları diyorsunuz. Çok gücümüze gidiyor. Sanki o. çocukları diyorsunuz gibi geliyor.

Rauf Denktaş: İyi ya Mehmet Ali Bey, biz de zaten öyle diyemediğimiz için Karen Fogg’un çocukları diyoruz. Anladığın için tebrik ederim.Bu konuşma sonrası Mehmet Ali Birand her zamanki pişkinliği ile gülerek “ilahi Sayın Denktaş, sizinle hiç kimse baş edemez vallahi” diyerek çekip gitmiş.

İŞTE O “CASUS GAZETECİLER”

Medyayı çocuk parkına çevirdiler.

Jöleli yazıyor; “elçilerle görüşen casus gazetecilerden ikisini tanıyorum!” Terlikçi kadın “hadi hadi isim ver isim ver” diyor.Bilmiş havalardaki eskisinin badem bıyıklısı, yalı sahibi köşesinde gizemli cümleler kuruyor.

Dolandırıcılıktan sabıkalı gazeteci ise”bu tür işlerde belge bulunamaz”
diye yazıyor.Medya siteleri de günlerce bunları manşetlerine taşıyor.

Yahu…
Ne düşünüp duruyorsunuz?
Balık hafızalı mısınız?
Ne çabuk unuttunuz Karen Fogg adını?
Avrupa Birliği’nin Türkiye temsilcisiydi.
e-postalları ortalığa saçılmıştı.
Orada vardı gazeteci isimleri…
Hangi gazetecilerle neler yazışmıştı.

Kim miydi o isimler:
Mehmet Ali Birand, Cengiz Çandar, Şahin Alpay, Mehmet Altan, Oral Çalışlar…Yani o hep bildik isimler işte.Dönemin Gözcü gazeteci bu ekibe “Kör Agop Çetesi” adını vermişti. Kumkapı’daki Kör Agop Meyhanesi’nde buluşuyorlardı bazı akşamlar.Bazen evlerde de görüşüyorlardı.

M. Ali Birand 8 ocak 2002 tarihinde Karen Fogg’a şu maili attı:

“Sevgili Karen,
Evimde yüksek düzeyde ya da en üst düzeyde gazetecilerle özel toplantıyı yeniden öneriyorum. ne dersin?”

Şahin Alpay ise 19 Ocak 2002’de şu maili attı:

“Sevgili Karen,
Nasılsın? Yakında İstanbul’a geliyor musun? Bahçeşehir’deki dekanım Prof. Eser karakaş (çok saygı duyulan bir liberaldir, geçen yıl Bahçeşehir’e yaptığımız ziyarette kendisiyle kısaca görüşmüştünüz) bir akşam yemeği ya da öğle yemeğinde sizi ağırlamayı çok istiyor, sizinle konuşmaya fena halde ihtiyacı olduğunu söylüyor. Lütfen İstanbul’dayken bizi görmek için biraz zaman ayırın.”

MAKBUZU GÖNDER”

Hep merak edilir yabancı diplomatlarla ilişkilerde para var mıdır?
Ben nereden bileyim.

Ama…
Karen Fogg 1 Nisan 2001 tarihinde gönderdiği maille Cengiz Çandar’dan AB’nin çıkardığı Güncel Haber için makale istiyor ve son cümlesinde parantez içinde diyor ki:

“Birinci sayfada AB ve Avrupa bütünleşmesi olarak tercihen katışıksız Türk görüşünün dışında bir şeyler yazan her ay başka bir seçkin Türk köşe yazarının makalesi var. Nitekim Şahin Alpay IGC üzerine, Lale S güvenlik ve savunma üzerine, Cüneyt C tarım üzerine, Emine Y telekom üzerine yazdı. Ferai T, mehmet Ali B, Samy C, Semih İ, Zeynep G Mithat M, Mim Kemal bu yoldan geçtiler. (…)

Şimdi senin sıran. Güncel bir Avrupa konusu üzerine Türkçe 400-500 kelimelik bir makale üretmek ve bize e postayla 9 Nisan’a kadar (…) bizim konuk köşe yazarımız olur musun? (Ödeme mümkün, bize makbuz gönder.)”

Çandar’ın 3 Nisan tarihli yanıtı şuydu:

“Sevgili Karen,
Senin bir önerini nasıl geri çevirebilirim? Sizin sayfalarınızdan geçenler kuyruğunda en son sırada oluşum şaşırtıcı…”

Uzatmama gerek var mı?
Merak ediyorsanız…
Karen Fogg maillerinde geçen “Kullanılacak Kuvvetler: Uyuyan Güzeller” ve “Tecrit edilecek Kuvvetler Uyuyan Köpekler” in kim olduğunu merak ediyorsanız, Kaynak Yayınları’ndan çıkan “Karen Foog’un E-Postalları” kitabına bakmasınız gerekecek.

Ne biri dinciler, diğeri ulusalcılar mı? Ne çok şey biliyorsunuz siz?
Haa bu arada asıl konuyu unutuyordum:

Wikileaks belgelerindeki Türk gazeteciler kim acaba diye de merak etmeyin.Bazı gazetecilerin tüm kapıları aynı yere açılıyor bu ülkede hep

Ayhan Bozkurt
Odatv.com

This entry was posted in AB, EMPERYALİZM, MEDYA, SİYASİ TARİH. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *