Bir diktatöre direnişin adı: Mirabal Kardeşler

Dominik Cumhuriyeti’nde üç kardeş, Patria, Maria Teresa ve Minevra Mirabal, 1960’ta Diktatör Rafael Trujillo’ya karşı yürüttükleri mücadele ile Birleşmiş Milletler 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’ne ilham oldu. Fotoğrafta 4 kardeşten üçü, Patria, Dede ve Minevra Mirabal görülüyor. Patria, Maria Teresa ve Minevra diktatörlükçe öldürüldükten sonra Dede, ailenin çocuklarını büyüttü.

BAĞLANTILI YAZILAR;
https://nacikaptan.com/?p=63098 – DOMİNİK’li MİRABAL KARDEŞLER FAŞİST DİKTATÖR RAFAEL TRUJİLLO’yu NEDEN TOKATLADI?
https://nacikaptan.com/?p=84109 – DOMİNİK’li MİRABAL KARDEŞLERİN TRAJİK ÖYKÜSÜ * Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü
https://nacikaptan.com/?p=63154 – DÜNYA KADIN HAKLARI * #NiUnaMenos * Mirabal Kardeşler’in mücadele mirası: Bir kişi daha eksilmeyeceğiz

Bir diktatöre direnişin adı: Mirabal Kardeşler

Yazar: Filiz Pehlivan / 25 Kasım 2022

Bir ülke düşünün. 30 yıldan fazla süre bir diktatör tarafından yönetiliyor. Öyle bir diktatör ki, ülkenin ekonomisinin yarıdan fazlasına sahip olmuş, bununla yetinmeyip, halkın kendisine tam itaatini de bekliyor. Bırakın kamu binalarını, her evin duvarına kendi fotoğrafının asılmasını emrediyor. Yönetime itiraz edenler yargısız infaz edilerek hapishanelere kapatılıyor ve işkence görüyorlar.
Yıl 1960, ülke Dominik Cumhuriyeti.
Her yerde ajanların gezdiği, insanların izlendiği bir dönemde 3 kız kardeş, Patria, Minerva ve Maria Teresa, biz onları Mirabal Kardeşler olarak tanıyoruz, aslında rahat bir yaşantı sürerken, ükelerinin yazgısını değiştirmek için rahatlarını bozuyorlar ve özgürlük mücadelesinde önder oluyorlar.
Patria Mirabal, kardeşlerin en büyüğü, diktatörün fotoğrafını evine asmayı kabul etmeyerek şöyle söylüyor: “Çocuklarımızın bu yozlaşmış ve zalim rejimde büyümesine izin veremeyiz. Buna karşı savaşmalıyız ve gerekirse her şeyden, hatta hayatımdan vazgeçmeye hazırım.”
Mirabal kardeşler 25 Kasım’a ilham oldu
Mirabal Kardeşler, hayatlarını hiçe sayarak çıktıkları yolda, Diktatör Rafael Trujillo’yu devirmek için kod adı “Kelebekler” olan 14 Haziran Politik Hareketini kurdular ve diktatörün hedefi oldular. Minerva, Fidel Castro’yu örnek göstererek, “Eğer onlar Küba’da başarabildiyse, biz neden burada benzer bir hareketi yaratamayalım?” demişti.
Mirabal Kardeşler, 25 Kasım 1960’da, Patria ve Minerva’nın hapisteki eşlerini ziyaretten dönerken, katledildiler. Şiddetin her türünü yaşadıktan sonra, araçlarının içinde, bir uçurumdan aşağı atıldılar.
Bu 3 cesur kadın, kelebek ömrü kadar kısa hayatlarıyla, önce ülkelerinde sonra da dünyada kelebek etkisi yarattılar. Ölümleri, Dominik halkını harekete geçirdi ve 6 ay sonra Diktatörün iktidardan düşüşünde rol oynadı. Dominik halkı “Artık yeter, bu adam şimdi de kadınları öldürüyor” demişti.
Ülkelerinde ulusal kahramanlar olarak anılan Mirabal Kardeşlerin uğradığı politik şiddet, aile içi şiddetle mücadele için örnek oluşturdu ve Birleşmiş Milletler 1999’da, 25 Kasım’ı, “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” olarak ilan etti. Her 25 Kasım’da onları da anarak, yoğunluğu günden güne artan kadına karşı şiddetle mücadele için bir kez daha seslerimizi yükseltiyoruz.
25 Kasım’a ilham olan üç Mirabal Kardeşten biri, Maria Teresa Mirabal
Minou Mirabal anlatıyor
Katledildiklerinde 36 yaşında olan Patria bir sanatçıydı, 33 yaşındaki Minerva avukat, 25 yaşında olan Maria Teresa ise mühendislik eğitimi almıştı. Uçan Süpürge Vakfı, EŞİK Platformu ve eşlik eden sivil toplum kuruluşlarının katkılarıyla 19 Kasım’da Ankara’da görüşme şansını yakaladığım Minou Mirabal, çok başarılı bir derece ile hukuk fakültesini bitirdiği halde Diktatörün talimatıyla avukatlık lisansını alamamış olan Minerva’nın kızı. Annesi öldürüldüğünde 4 yaşındaymış. 7 yaşındayken de babası Cunta tarafından katledilmiş ve hayatta kalan tek teyzesi Dede Mirabal tarafından büyütülmüş.
Minou adı ile de tanınan Minerva Josefina Tavarez Mirabal, filolog, profesör ve siyasetçi. Ülkesinin ilk kadın parti lideri, ilk kadın Başkan adayı, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde, ayrımcılığı ortadan kaldırma ve toplumsal cinsiyet eşitliği için verdiği mücadeleyle, insan hakları savunucusu olmasıyla, adalet ve demokrasiye olan bağlılığıyla tanınmakta. Minou, annesi ve teyzelerinin demokrasi mücadelesi mirasını devralmış çok özel bir kadın.
This entry was posted in FAŞİZM, GEÇMİŞİN İÇİNDEN. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *