SURİYE SAVAŞI TÜRKİYE İÇİN BİR FELAKETTİR AMA ONLAR SAVAŞ ÇIĞLIKLARI ATIYORLAR *** Ankara’daki savaş lobisinin kirli Suriye planı: Türkiye’yi bombalayalım!

HABEREyorum

Bir devletin üst düzey yöneticilerinin dinlenerek gizli konuşmaların kayda alınıyor olması O devlet için utanç vericidir.Şayet ulusal haberleşme ağını özelleştirme adıyla yabancılara değerinin altında satarak bundan rant sağlamayı göze alırsanız neticesi de budur.

Gizli konuşmaların yapıldığı ve çok önemli kararların dinlenerek kamuya açıklanması ise üzücü ve düşündürücüdür.AKP iktidarının Ulusal hiç bir gerekçesi olmadığı Suriye’ye karşı savaş açmak düşünce ve çabalarının bu dinleme ile açığa çıkmış olması KAMU YARARI yönünden çok önemli ve gereklidir.

AKP iktidarı Türkiye’yi savaşa ve felakete sürüklemektedir.Yazının alt devamında bu konuşmaların dökümü vardır.
MİT müşteşarının açıklamasına göre Suriye’de savaşan radikal dinci gruplara 2000 tırdan daha fazla silah ve mühimmat gönderilmiştir.Üst düzey yöneticiler arasındaki konuşmaya göre HAREKAT EMRİ VERİLMİŞTİR .Suriye’ye UÇAKLA MI , TANKLA MI girelim konuşmaları yapılmıştır.

Türk askerinin Suriye’ye girmesi için mazereti üretmek ise ,ülkeyi ateşe atacak savaş konuşmaları yapan MİT müsteşarından geliyor. Müsteşar diyor ki ;

” Şimdi bakın bakın komutanım şimdi biz gerekçeyse gerekçeyi, ben öbür tarafa 4 tane adam gönderirim, 8 tane boş alana füze de attırırım. Problem değil o! Gerekçe üretilir. Olay böyle bir iradenin ortaya konması. Biz savaş iradesi ortaya koyuyoruz, her zaman yaptığımız şeyi, akıl yürütme hatasına düşüyoruz.Gerekirse oraya da (Süleyman Şah Türbesi) bir saldırı düzenleriz, oraya da, oraya da biz saldırtırız .”

Görüldüğü gibi Devlet adamı deneyim ve liyakati olmayan MİT müsteşarı, kendisine bu makamı veren güce karşı borcunu onun ağzından konuşarak ,SAVAŞ ÇIĞLIKLARI atarak ödemeye çalışıyor.

Suriye savaşının kesinlikle Ulusal güvenliğimiz açısından bir nedeni ve gereği yoktur.Aksine zayıflayan Suriye Devletinin yaratmış olduğu boşluk radikal dinci terörist gruplar tarafından doldurulmuş ve Türkiye’nin güvenliğine karşı radikal İslamist tehdit güçlerinin sınırımızda yerleşmesine olanak sağlanmıştır.Başbakan Erdoğan içine düşmüş olduğu yolsuzluk açmazlarından kurtulabilmek ve gizlice yürütülmekte olan GOP görevinin gereğini yapmaya çalışarak Türkiye’yi ateşe sürmektedir.

Naci Kaptan
28.03.2014

Cuma, 28 Mart 2014
Aydınlık

Ankara’daki savaş lobisinin kirli Suriye planı: Türkiye’yi bombalayalım!

Türkiye, dün ortaya çıkan bir ses kaydıyla sarsıldı. Kan donduran ses kaydında MİT Müsteşarı Hakan Fidan Suriye’den Türkiye’ye füze attırmaktan bahsediyor, ‘Gerekirse Süleyman Şah Türbesini biz vururuz’ diyor.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ve Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in Suriye konusunda yaptığı toplantının ses kayıtları ortaya çıktı. Ortam dinlemesi yöntemiyle elde edildiği tahmin edilen kayıtta, Suriye’ye karşı yürütülen kirli savaşın planları; asker, silah ve mühimmat sevkıyatı ve Türkiye’yi savaşa sokmayı sağlayacak kışkırtmalar planlandığı duyuluyor.

Dışişleri Bakanlığı’nın yalanlamadığı ve yakın zamanda gerçekleştiği belirlenen toplantıda Suriye’ye yapılacak olası bir saldırı planlanıyor. Ses kaydında kan donduran ifadeler yer alıyor.Kayıtta, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın El Kaide’ye bağlı Irak-Şam İslam Devleti’ne bir operasyon durumunda Türkiye içinde bombaların patlayacağını, sınırıların kontrol altında olmadığını söylüyor. Savaş çıkarmak için “gerekçe” aranan toplantıda, Süleyman Şah Türbesi’ne gerekirse saldırılabileceği, Türkiye’ye de 8 füze attırılabileceği konuşuluyor.

Çok çarpıcı ifadelerin yer aldığı toplantıda AKP’nin saldırganlığı açıkça görünüyor. Konuşmalarda ayrıca Suriye içinde bine yakın özel harekatçıların 1 yıldır olası bir operasyon için beklediği belirtiliyor. İşte Türkiye’yi sarsan ve AKP’nin saldırgan tutumunu net bir şekilde ortaya koyan o ses kaydı:

‘Uluslararası hukukta açığa düşmeyelim’

– Ahmet Davutoğlu: Diğer şeyi yarım kaldı ben tam anlayamadım. Dışişleri Bakanlığımızın yapması gereken ne? Yok şey için söylemiyorum. Bizim yapacağımız başka şeyler var. Eğer buna karar verirsek bizim bugün Birleşmiş Milletler’e Suriye rejiminin İstanbul konsolosluğuna herhangi şey gerekirse bir bildirimde bulunmamız gerekiyor değil mi?

– Feridun Sinirlioğlu: Yalnız orada harekata karar verirsek, sürpriz etkisi olması lazım yani. Böyle bir şey yapacaksak… Ne yapacağımızı bilmiyorum da. Neye karar verirsek verelim önceden haber vererek yapmamız doğru olmaz.

– Davutoğlu: Yav tamam da onun bir hazırlığını yapmak lazım. Uluslararası hukuk bağlamında açığa düşmemek için içeride Cumhurbaşkanı’yla konuşurken aklıma geldi. Bizim Türk tankı girdiğinde zaten girmiş olmayacak mıyız?

– Yaşar Güler: Girmiş oluruz.

– Davutoğlu: Hayır şimdi uçakla girmekle tankla girmek arasında.

– Güler: Suriye başkonsolosluğuna şu belki söylenebilir. IŞİD şu anda zaten rejim ile beraber çalışıyor. Oradaki bir Türk toprağıdır. Oraya kesinlikle

– Davutoğlu: Ama söyledik. Bu konuda daha önce nota verdik. Kaç defa nota verdik. Onun için açıkçası ben Genelkurmay Başkanımızın bizim bakanlıktan beklentisini bilmek isterim. (…)

Fidan: Belki de koordine görevi Dışişleri’nindir.

– Davutoğlu: Koordine iç savaş diplomasiyi koordine ederim ama askeri…

– Sinirlioğlu: Ben orada da söyledim. Bir kere durum farklılaştı. Bir kere IŞİD’e dönük harekatın uluslararası hukuk zemini var. Bunu El Kaide diye tanımlayacağız. El Kaide çerçevesinde orada bir sıkıntı yok. Ayrıca hele şimdi iş Süleyman Şah Türbesi’ne gelince zaten ülke toprağını savunma söz konusu.

– Güler: Bizim o konuda bir sıkıntımız yok.‘Birçok bomba patlar’

– Fidan: O olduğu andan itibaren içeride birçok bomba patlar. Sınır kontrol altında değil.

– Sinirlioğlu: Yine içeride bomba momba tabi tabi onları yapacaklar ama 3 sene önce konuşmamızı hatırlıyorum.

– Güler: İvedi olarak Hakan Bey’İn desteklenip silah ve mühimmatı muhaliflere ulaştırmasını sağlamamız lazım. Sayın Bakan’la konuşmamız lazım. İçişleri Bakanımız, Savunma Bakanımız bunu konuşmamız lazım. Bir yere gitmemiz lazım sayın bakanım.

– Davutoğlu: Kuzey Irak’ta bir tehdit varken biz nasıl Özel Kuvvetleri devreye sokabildik. Orada da sokmalıydık. Oradaki adamları eğitmeliydik. Adamları göndermeliydik. Neyse biz bunu yapamayız ki. Biz diplomaside neyse onu

(…)

– Davutoğlu: Sayın paşam, zaten adamların kapasitesini bildiğimiz için biz girmeyelim diyoruz.

– Güler: Şimdi bakın efendim. Makine Kimya Enstitüsü bizim sayın bakanın emrinde değil mi efendim. Yani şu anda parayla Katar mühimmat alıyor. Peşin para üretsin, versinler. Sayın bakanın emrinde.

– Davutoğlu: İşte burada entegre hareket edemiyoruz. Koordine olamıyoruz. (…)

‘Mühimmat lazım’

– Güler: Bir de kalabalık olmasın sayın bakanım. Zatı aliniz olsun, sayın savunma bakanı, içişleri bakanımız bir de Genelkurmay Başkanımız dördünüz oturun. Bu kadar kimseye ihtiyaç yok. Çünkü oradaki ihtiyaç sayın Bakanım silah ve mühimmat. Silah da değil mühimmat. Biraz önce konuştuk biz şimdi efendim. Bin kişilik bir ordu kuruyoruz diyelim orada. Biz bunun asgari 6 aylık mühimmatını burada depolamadan bu adamları oradaki muharebeye sokarsak sayın bakanım iki ay sonra bize döner.

– Davutoğlu: Döndüler zaten şimdi. (…)

– Sinirlioğlu: Kürsel ve bölgesel jeopolitikte ciddi kaymalar var. Şimdi başka yerlere de yayılabilir. Bugün siz söylediniz. Başkaları da destek oldu. Şimdi farklı bir oyuna doğru gidiyoruz. Onları da görmemiz lazım. Bu IŞİD’ler MŞİD’ler gibi ne idüğü belirsiz yapılar manipülasyona, kullanılmaya son derece açık yapılar. Bunlardan oluşan bir alana komşu olmak bizim için fevkalade hayati bir güvenlik riski yaratır. Ve işte içerideki işte PKK’ya karşı da biz Kuzey Irak’a girdiğimizde buraları patlatma ihtimalleri hep vardı zaten. Bu riskleri eğer biz iyi düşünüp somut olarak ama şimdi sayın paşamız da dedi yani.

– Güler: Sayın bakanım biraz önce zatı aliniz içerideyken onu konuştuk. Açık açık. Yani bu Silahlı Kuıvvetler her dönemde sizlere lazım olan bir tool (araç).

– Davutoğlu: Tabi canım. Sizin gıyabınızda da hep Başbakan her yerde konuştuğumuzda ben akademisyen şeyiyle söylüyorum. Hard power olmadan bu topraklarda durulmaz. Ama hard power olmadan soft power olmaz. (…)

– Davutoğlu: 2012 yıl, 2011’de yapmadık. 2012 yazında bile cesur kararla almış olsaydık…

– Sinirlioğlu: 2012’de en zayıf noktadaydılar.

– Davutoğlu: Geri dönmüştü içeride Libya gibiydi yani. İçeride o iniyor bu gidiyor bu gidiyor falan ama bizi ilgilendirmiyor. Ama bazı şeyler.

– Güler: Sayın bakanım yani bir yanlışlık olmasın yani 2011’de de bizim ihtiyacımız silah ve mühimmattı. 2012’de 13’te bugün de. Aynı gene aynı noktadayız. Bunu mutlak surette bulup burayı da kurtarmamız lazım.

– Davutoğlu: Orası o kadar silah ve mühimmat gerek değil ki. İnsan unsurunu biz orada düzene sokamadığımız için…

– Güler: Yani biz hangi konuda bir arada olabileceğiz. Yani böyle bir ulusal güvenlik olmadığımız halde hangi konuda beraber olabileceğiz. Hiç.

‘2012’de cesur olsaydık’

– Davutoğlu: 2012 yıl, 2011’de yapmadık. 2012 yazında bile cesur kararlar almış olsaydık. (…)

– Fidan: 2000’e yakın TIR malzeme gönderdik biz oraya

– Güler: Bence orada silaha ihtiyaç yok. Benim şahsi görüşüm. Orada mühimmata ihtiyaç var. Evet efendim. Sayın Bakanım Hakan bey burada, bir tane general verelim dedik. Hakan bey burada sağolsun o başta kendisi istedi. Biz verelim dedik. Generali belirledik. General gitti.

– Sinirlioğlu: Pratik olmak gerekirse savunma bakanımızın derhal bu millet için gerekli imzayı atması lazım. Tekrar başbakanımızın çok açık bir şekilde bu talimatı vermesi lazım.

– Davutoğlu: Esas beni bu bu gece

– Güler: Bu gece efendim hiç sorunumuz yok.

– Sinirlioğlu: Bu gece harekat emri verilmiş zaten

– Güler: Biz harekat yıldırım mesajı yayınladık. Hakan bey kendisi biliyordur belki.

– Davutoğlu: Hakan, tank göndermeye kalksa orada bunun komplikasyonları nedir?

– Fidan: Şimdi koordinasyon olmadan, güç dengelerini göze aldığımız zaman

– Güler: Zaten biz onun için MİT’in koordinesini istiyoruz sayın bakanım

– Fidan: Silahlı insan varlığı ve kapasiteleri ile olmaz

– Güler: Yani biz onun için başından beri MİT’in koordinasyonu şart koşuyoruz. sayın bakanım. Yani sizin bu gece endişe edeceğiniz bir durum yok sayın bakanım. Bu gece de yok sonra da yok. ama bizim uzun vadede çözmemiz gereken iş var sayın bakanım

– Davutoğlu: Şeyi ben opsiyonel hep düşünüyorum da adamları ikna edemedik. Biz tank sokma içeriye tahkim edeceğiz. O andan itibaren biz bir savaş halinin göz önüne almak ve onu yapmakla savaşa girmek arasında harekat işte harekat yapıyoruz.

– Güler: Direk savaş sebebi. Yani yapacağımız iş direk savaş sebebi (…)

Fidan: Ama şimdi ben şuna geliyorum; şimdi biz iki iki daha 4 eder biliyoruz. Şimdi eğer biz, orada, oradaki şeyin bizim için bir anlamı stratejik manada yok, imaj vesaire var da… Şimdi biz eğer savaşa gireceksek biz bunu baştan planlayalım ve girelim. Yani şimdi benim..

– Güler: Biz başından beri bunu söylüyoruz.

– Fidan: Yani benim kabul edemediğim şey şu; burada ben almıyım, şimdi biz silah kullanma, Süleyman Şah gibi bir türbe için silah kullanmayı şeye alıyoruz, yani işte vatan toprağının işte bu oda kadar yaklaşık 10 dönümlük bir yer için silah kullanmayı göz önüne alıyoruz, ordaki 22-28 tane askerimizin şeyi için, yahu kaç bin kilometre vatan toprağı var sınırda kaç milyon insanın hayatı için almıyoruz. Bakın bu mantık değil! Onu söleyeyim. Eğer biz silah kullanacaksak baştan bunu yapalım, Bu adamlar tehditse..

– Sinirlioğlu: Şimdi bir gerekçesi var onun. (…)

‘Gerekirse Süleyman Şah’a saldırın’

– Davutoğlu: Laf aramızda Başbakan telefonda bu (Süleyman Şah türbesine saldırı) gerektiğinde bir imkan gibi de değerlendirilmeli bu konjonktürde dedi yani

– Fidan: Şimdi bakın bakın komutanım şimdi biz gerekçeyse gerekçeyi, ben öbür tarafa 4 tane adam gönderirim, 8 tane boş alana füze de attırırım. Problem değil o! Gerekçe üretilir. Olay böyle bir iradenin ortaya konması. Biz savaş iradesi ortaya koyuyoruz, her zaman yaptığımız şeyi, akıl yürütme hatasına düşüyoruz.

– Sinirlioğlu: Şimdi şunu söyleyeyim, 10 dönümlük arazi. Burada 10 dönümlük bir yurt toprağı uluslararası hukukta çok sağlam bir gerekçe ayrıca meşruiyeti açısından da böyle bir harekatın IŞİD’e karşı bir harekatı yapıyor olmak bütün Dünya arkamızda olur. Bin kere onda hiçbir tereddüdünüz olmasın (…)

– Güler: Yani biz oradaki kuvvetler 1 senedir hazır bekliyor sayın bakanım. Dün aldığımız bir tedbir değil, 1 yıldır orda adamlar

‘Gerekçe üretmek kolay’

– Fidan: Biz niye illa Süleyman Şahı bekliyoruz ben onu anlamadım.

– Davutoğlu: Biz şeyi diplomatik olarak yapılabilecek herşeyi yaptık.

– Sinirlioğlu: Gerekçe lazım sağlam gerekçe

– Fidan: Hayır ben gerekçe üretirim yaa gerekçe problem değil

Sinirlioğlu: Hayır gerekçe üretmek başka da ortada çok sağlam bir gerekçe var yaa

– Fidan: Gerekirse oraya da (Süleyman Şah Türbesi) bir saldırı düzenleriz, oraya da, oraya da biz saldırtırız önden canım. Şey yaparız yani ben şeyi anlamaya çalışıyorum.

– Sinirlioğlu: Bunlar yapılır tabii gerekirse her şeyi yaptırırız da yani,

– Fidan: Yani bu kadar şeyi kullanmaya biz hazırsak yerinde ve zamanında amacını biz belirleyerek yapalım biz (…)

‘Kerry bana dedi ki…’

– Davutoğlu: Adam der ki sen kendi toprağını bile savunmadın, efendim biz çoğu kere dostane görüştük aramızda, çoğu zaman Kerry bana aynen şunu söyledi peki siz kararınızı verdiniz mi dedi bu vurma ve şey yapma.

– Güler: Efendim biz verdik, 100 kere verdik. Amerika’yla..

– Siniroğlu: Şimdi bakın 3 gün önce geçen gün Genelkurmay’dan bir şey olmuş, bu şey geldi kriz koordinasyon toplantısı yapmışlar. İlk defa ben görüyorum onu. Amerikalılar

– Güler: Hayır devamlı yapıyoruz onu!

– Sinirlioğlu: Hayır hayır Amerikalılar bu toplantıda No Fly Zone planlarını dağıtmışlar. İlk defa bu toplantıda. Senin haberin var mı?

– Fidan: Şimdi ee benim çizdiğim nokta hocam şimdi bu kadar ciddi bir kararı biz böyle bir nedenden dolayı vereceksek Süleyman Şah türbesinden dolayı bu kadar böyle bir kararı vermeye biz hazırsak

– Sinirlioğlu: Değil sadece Süleyman Şah değil (…)

– Güler: Kararı uygulayamıyoruz, yani çeşitli nedenlerle felç olmuş vaziyetteyiz yani sıkıntımız o anlamda sayın bakanım. Devletin enstrümanları çalışmıyor şu anda.

– Davutoğlu: Ben şunu anlamam açık söyleyeyim, ben kendi kanadıma bakarım, aldığım devlet terbyesi gereği. Siz şunu kabul eder misiniz; Dışişleri Bakanlığında efendim bir takım siyasi tartışmalar yüzünden işler aksıyor… Şimdi böyle bir şey, meşru bir şey olmaz ki! herkes üzerine düşeni kararlı bir şekide sürdürecek. Dese ki sayın bakanım beni götürebilirler herkesi götürüyorlar dese bir büyükelçi ne yaparsın? Sen emekliye ayrıl yerine bu işi yapacak adam getiririz demez miyiz? Yani böyle bakılır olaya. Demokraside böyle işler…

– Güler: Sayın bakanım, çok haklısınız

– Davutoğlu: Şu anda devlet düzgün karar alabiken birkaç birimin ve birkaç kişinin üzerinde yürüyor ben bunu

Güler: Kesinlikle efendim kesinlikle

Davutoğlu: Peki biz bundan cayacak mıyız yani?

Güler: Hayır caymayacağız sayın bakanım caymayacağız.

– Davutoğlu: Neyse peki öbür tarafa geçelim.

http://aydinlikgazete.com/mansetler/36682-savas-baronlari-turkiyeye-8-fuze-attiririz-iste-o-ses-kaydi.html

This entry was posted in EMPERYALİZM, FAŞİZM, ORTADOĞU ÜLKELERİ, Politika ve Gundem, SİYASİ TARİH, TSK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *