SADAT DOSYASI-5 * KARMAŞIK İLİŞKİLER; ERDOĞAN, SADAT, RUBİN, PEKER

SADAT DOSYASI-5

SADAT Araştırma yazısı 5 –  Naci Kaptan – 18 Mayıs 2022

BAĞLANTILI YAZILAR;
https://nacikaptan.com/?p=96875 – SADAT DOSYASI- 1 * Pusudaki şeriat ordusu, SADAT!
https://nacikaptan.com/?p=99963 – SADAT DOSYASI-2 * Devletin kasasından milyonlar SADAT’a akmış * 10 YILDA TAM 545
https://nacikaptan.com/?p=99992 – SADAT DOSYASI -3 * Sokak eylemlerine SADAT hazırlığı
https://nacikaptan.com/?p=100022 -SADAT DOSYASI -4 * Sunday Telegraph, Adnan Tanrıverdi’yi şöyle tanımlıyordu:
https://nacikaptan.com/?p=100050 – SADAT DOSYASI -5 * KARMAŞIK İLİŞKİLER; ERDOĞAN, SADAT, RUBİN, PEKER
https://nacikaptan.com/?p=100113 – SADAT DOSYASI – 6 * “Erdoğan Perinçek’i kandırdı mı?
https://nacikaptan.com/?p=100130 – SADAT DOSYASI – 7 * FAŞİZM VE GEÇMİŞİN KARA GÖMLEKLİLERİNDEN GÜNÜMÜZÜN
https://nacikaptan.com/?p=100289 – SADAT DOSYASI – 8 * TOPLUM ÜZERİNDE BASKI, DARP, TERÖR YARATAN GRUPLARIN
https://nacikaptan.com/?p=100362 – SADAT DOSYASI – 9 – SADAT PARALEL DEVLETİN “SİYASAL İSLAMCI SİLAHLI
https://nacikaptan.com/?p=100255 – SADAT DOSYASI- 10 * ERGENEKON VE BALYOZ OPERASYONLARINDA SADAT’IN ROLÜ

KARMAŞIK İLİŞKİLER; ERDOĞAN, SADAT, RUBİN, PEKER

ABD’li devlet görevlisi, yazar Michael Rubin  daha önceden 15 Temmuz kalkışmasının olabileceğini yazmıştı. Rubin her nedense Cumhurbakanı Erdoğan’a aşırı muhalif olan ve Erdoğan’ın politikalarını ağır eleştiren bir Pentagon görevlisidir. Rubin’in iddiaları bir dezenformasyon da olabilir, gerçek de olabilir. Bunun kararını yazıları okuyanlar ve gündemi yorumlayanlar verecektir.  15 Temmuz 2015 kalkışmasında katledilen askerlerin de SADAT tarafından öldürüldüğünü attığı twitler ile iddia etmiştir. Daha sonraları SADAT’ın başvurusu ile alınan mahkeme kararı sonucunda  Michael Rubin’in twitlerine erişim yasağı getirildi.
MİCHAEL RUBİN KİMDİR?
Michael Rubin (D. 1971), Amerikalı tarihçidir. Amerikan Girişim Enstitüsü (“American Enterprise Institute”) adlı kuruluşta çalışmaktadır. Ayrıca Amerikan Donanması Askeri Akademisinde (Naval Postgraduate School) öğretmenlik ve Amerika’da yayınlanan Middle East Quarterly (Ortadoğu bülteni) dergisinin editörlüğünü yapmaktadır. Eski Pentagon görevlisi olan Michael Rubin, ABD derin devletinin adamlarından biri…

Kasım 26, 2021 –  American Enterprise Institute’te araştırmacı olan Michael Rubin, Erdoğan’ın son 18 yıldır yönettiği Türkiye’yi büyük ölçüde değiştirip biçimlediğini, Erdoğan yarın sahneden çekilse bile ülkenin normale dönmesinin kolay olmayacağını savunan bir makale kaleme aldı.National Interest sitesinde yayınlanan yazının özeti;
Türkiye’nin de talihsiz bir siyasi suikast tarihi var. SADAT gibi paramiliterler, Reichstag Yangını darbesi sırasında Türkleri öldürmek için keskin nişancılar kullanmış olabilir. Grup şimdi suikast eğitiminin reklamını yapıyor. Erdoğan karizmatik bir rakiple karşılaşırsa, eski müttefiki Fethullah Gülen ile rekabetinde mükemmelleştirdiği bir taktikle, cinayet için bir başka rakibini suçlarken diğerini devirerek bir taşla iki kuş vurabilir.
Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’yi yaklaşık 20 yıldır yönetiyor. Türkiye Cumhuriyeti kuruluşunun 100’üncü yılına yaklaşırken, modern Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ten bu yana en önemli yöneticisi oldu. Erdoğan’ın yönetiminin ilk on yılında, birçok Batılı yetkili, Erdoğan’ın idaresi altındaki Türkiye’deki değişimi görmezden gelmeyi tercih etti.
Örneğin, hem Başkan George W. Bush hem de Barack Obama, Türkiye’yi bir demokrasi olmaktan çıkardıktan çok sonra bile övdüler. Başkan Donald Trump, Erdoğan’la tutarlı bir şekilde karşı karşıya gelmezken hem Dışişleri Bakanı Mike Pompeo hem de kongre liderleri, Türkiye Cumhurbaşkanı’ndan hesap sormak için harekete geçti. Başkan Joe Biden’a hakkını vermek gerekir çünkü o Erdoğan’a selefleri gibi aynı dalkavuklukla yaklaşmadı.
Bugün çoğu Amerikan siyasi lideri Türkiye’nin müttefik olmadığını kabul ediyor. Şu anda Amerikan Kongresi’nde Türkiye Dostluk Grubu üyesi sayısı sadece bir kaç düzine oysa sadece on yıl önce bu grubun üye sayısı 200’den fazlaydı. İster işlemsel ister ideolojik olsun, Ankara’nın Moskova ile cilveleşmesi, Türkiye’nin gelecekteki herhangi bir kriz sırasında bir NATO müttefiki olarak ne kadar güvenilmez olabileceğinin altını çiziyor.
Erdoğan’ın hem İslam Devleti’ne hem de El Kaide bağlantılı örgütlere verdiği destek ve kendisini eleştirenleri terörist olarak tanımlaması, Türkiye’nin terörle mücadelede müttefik olmadığını gösteriyor. Bu gerçek Türkiye’nin kara parayla mücadelede gri listeye alınmasıyla kendisini gösteriyor. Realistler, Türkiye’nin İran’ı İsrail’in nükleer programı konusundaki casusluk çalışmaları nedeniyle bilgilendirmesinin ardından İran’ın emellerine karşı bir siper olarak değerli bir müttefik olarak gösteremez.
Erdoğan’ın mağdur ettiği Türkler, Batılı Türkler ve birçok göçmen, Erdoğan ile Türkiye’nin eş anlamlı olmadığına işaret ediyor. Erdoğan’ın Türkiye içinde giderek artan popülerlik kaybına işaret ediyorlar. Türk lirasının devalüasyonu (on yılda yüzde 80) Erdoğan’ın mali kötü yönetiminin bir kanıtı. Erdoğan büyük altyapı projeleriyle övünse de, bunların çoğu, dostları milyar dolarlık sözleşmelerle ödüllendirmeye yönelik şeffaf olmayan girişimler gibi görünüyor.
Erdoğan’a sadık Türkler bile onun yönetiminin ülke üzerindeki yıpratıcı etkilerine dikkat çekiyor. “İstanbul eski bildiğimiz şehir değil, çok bozuldu” söylemi, bir zamanlar Erdoğan’ın dini muhafazakarlığını iş dostu politikalar karşılığında görmezden gelmekten mutlu olanlar arasında giderek yaygınlaşan bir şikayet. Pek çok Türk, Erdoğan’ın kısıtlayıcı tavırları ve otokratik eğilimleri karşısında boğulmuş hissediyor. Daha eğitimli ve kozmopolit olan Türkler onun aptallığına ve komploculuğuna içerliyor.
Bu tablo önümüze iki soru koyuyor. Birincisi, bu tür bir popülerlik kaybının onun siyasi çöküşüne yol açıp açmayacağı ve ikincisi, Türkiye’nin 2002’den önce izlediği daha ılımlı, laik yola dönüp dönemeyeceği.
https://nationalinterest.org/feature/can-turkey-recover-erdogan’s-reign-196299%C2%A0

“Sadat”, Ankara’nın Esad’a karşı mücadele için Suriyeli Sünni isyancıları eğitmesiyle yoğun bir şekilde ilgileniyor. – The Jerusalem İnstitute for Strategy and Security – “Sadat” is heavily involved in Ankara’s training of Syrian Sunni rebels for the fight against Assad. 24.04.2018

İran’ın İslam Devrim Muhafızları Birliği (IRGC) bugün bölgedeki siyasi ve devrimci savaşın en önde gelen uygulayıcısıdır. Bu konudaki becerileri, İran’ın bugün Lübnan’ı kontrol etmesi ve Irak, Suriye ve Yemen’de baskın bir ele sahip olmasının başlıca nedenidir.
Türkiye, gölgeli de olsa bu çok önemli alana giren en son ülkedir.
2012 yılında eski Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi tarafından kurulan SADAT Savunma Müşavirliği, Ankara’nın bu alandaki enstrümanıdır. Faaliyetleri, hem Türk devletinin değişen doğasının hem de Ortadoğu’da güç ve nüfuzun şu anda inşa edildiği ve sürdürüldüğü sürecin kanıtıdır.
SADAT’ın oynayacağı rolü anlamak için önce benzer yapıların onları kullanan devletlere sağladığı avantajlara bir göz atalım. Devrim Muhafızları, İran konvansiyonel silahlı kuvvetlerinin veya “Artesh”in aksine, devlete değil, yönetim rejimine ve hedeflerine kesinlikle sadık insanlar tarafından yönetiliyor. Bunlar, özellikle rejimin yurt içinde savunmasında olduğu kadar yurtdışındaki hedeflerine ulaşmasında da seferber olmaya müsait “siyasi askerler”dir.
Devrim Muhafızları’nın yaratma ve kontrol etmede üstün olduğu vekil parti-milis yapıları, geleneksel güçlerle karşılaştırıldığında, kayıt dışılık ve inkar edilebilirlik avantajına sahiptir. Tahran’ın küresel çapta paramiliter ve terörist faaliyetlere -Burgaz ve Buenos Aires’te Yahudi sivillere yönelik saldırılar, Viyana ve Berlin’de Kürt politikacılara suikast vb.- destek vermesine ve bu faaliyetlerde bulunmasına izin verirken, diplomasi ve ticaret salonlarında yerini almaya devam ediyor. uluslararası toplumun sözde geleneksel bir üyesi.
Devrim Muhafızları, bu tür bir savaş için örnek teşkil etmeye devam ediyor. Diğer ülkeler, benzer bir işlevi yerine getirebilecek yapıları geliştirmekte daha yavaş olmuştur. Ama boşluklar kapanıyor.
Ruslar, tahmin edilebileceği gibi, son yarım on yılda oyuna girdiler. Düzensiz “gönüllüler”, Doğu Ukrayna’nın Donetsk ve Lugansk eyaletlerindeki mayalanmayı ateşlemek için Kremlin’in tercih ettiği araçtı ve bu da 2014’te Rusya’nın bu bölgeleri fethine yol açtı. Yevgeny Prigozhin’in Wagner şirketine bağlı askeri müteahhitler yardımcı ve inkar edilebilir olarak çok önemli bir rol oynadılar.  Bu şirketle uğraşan kişilerin çoğu, Ukrayna’daki savaşın gazileridir.
SADAT: Şirketin web sitesine göre, şirketin misyonu “Müşavirlik ve eğitim hizmetleri vererek İslam dünyasının süper güçler arasında hak ettiği yeri almasına yardımcı olmak için İslam ülkeleri arasında savunma amaçlı bir sanayi işbirliği ve savunma amaçlı endüstriyel işbirliği kurmak”.
Web sitesinin Türkçe versiyonu kulağa biraz daha az sıradan bir özel askeri müteahhitlik firması gibi geliyor. Batılı devletler “emperyalist”, “haçlı” ülkeler olarak tanımlanıyor.
Tanrıverdi, daha sonra asimetrik savaşta uzmanlaşmış bir topçu subayıdır. Kuzey Kıbrıs’taki İç Cephe Komutanlığı’nın eski başkanı, İslamcı inançları nedeniyle 1997’de ordudan ihraç edildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve iktidardaki AKP çevreleriyle bağları köklü.
Uzun süredir Türkiye’yi izleyen Michael Rubin’in American Enterprise Institute için yaptığı yakın tarihli bir analiz, Temmuz 2016’daki darbe girişiminin bastırılmasında görev alan silahlı SADAT personelinin görgü tanıklarının raporlarına dikkat çekti. Başarısız darbe, Türk cumhurbaşkanının yeniden düzenlemeye yönelik kapsamlı bir girişiminin başlangıcını müjdeledi. Türk Silahlı Kuvvetleri kendine daha uygun bir çizgide olmasını sağladı.
Bu sürecin bir parçası olarak, İslamcı eğilimler nedeniyle görevden alınan yüzlerce subay göreve iade ediliyor ve Tanrıverdi, 2016 yılının sonlarında cumhurbaşkanının baş askeri danışmanı olarak atanmıştı.
SADAT, Türkiye’nin Esad’a karşı mücadele için Suriyeli Sünni Arap isyancıları eğitmesine yoğun bir şekilde dahil oldu. Şirket, Suriye savaşının başlangıcında bu amaçla Marmara bölgesinde bir takım tesisler kurmuştur. Muhalif Aydınlık gazetesinde 2012 yılında yayınlanan bir habere göre, bu eğitim tesislerinden en az biri, Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde, daha önce Türk Donanması tarafından eğitim merkezi olarak işletilen bir Türk askeri üssünde bulunuyordu.
Suriye’nin kuzeyindeki Suriye isyanı bugün ancak Türkiye’nin desteğiyle ayakta kalabiliyor. SADAT bu ilişkinin gelişmesinde ve kolaylaşmasında kilit rol oynamıştır.
Tanrıverdi, SADAT’ın Özgür Suriye Ordusu ile temaslarını inkar etmiyor ancak Temmuz 2016’da Cumhurriyet’te yayınlanan bir yazısında, hem Türk devletinin hem de ABD’nin Suriye muhalefetini desteklediğini ve SADAT’ın temaslarının Suriye’nin bilgisi dahilinde yürütüldüğünü kaydetti.

Erdogan’s Shadow Army: The Influence of “Sadat,” Turkey’s Private Defense Group


SOL HABER MERKEZİNİN 12.10.2016 tarihli “15 Temmuz darbesini tahmin eden Rubin’den “Üçüncü bir darbe olabilir” başlıklı yazı;

Eski Pentagon yetkilisi Michael Rubin, Türkiye’ye dair tahminlerini yazdı. Daha önce Türkiye’ye yönelik darbe girişimi tahminiyle gündeme gelen Rubin, son yazısında darbe girişimini “tek bir olay” olarak görmenin yanlış olacağını söyledi. Türkiye’nin aslında “2 darbe” yaşadığını söyleyen yazar, üçüncü bir darbe daha olacağını ve yaşanacak darbenin “en tehlikelisi olacağını öne sürdü.
Rubin, ilk darbenin 15 Temmuz’daki “acemice ve beceriksiz darbe girişimi” olduğunu, bu girişimin Erdoğan’a “gerçek ve hayali düşmanlarını temizleme olanağı” verdiğini söyledi. Eski Pentagon yetkilisi, darbe girişimine Fethullah Gülen’in takipçilerinin yanısıra, “Kemalist subayların bir kısmının” da katıldığını iddia ederek, istihbarat ve hatta AKP içinden de bu girişime katılmış olanlar olabileceğini belirtti.
‘ÜÇÜNCÜ DARBE İDDİALARI KONUŞULMAYA BAŞLANDI’
Rubin, ilkinin ardından yaşanan ikinci darbeninse, “Erdoğan’ın sivil darbesi” olduğunu, bu darbenin “Türkiye’nin yapısı ve demokrasisi için 15 Temmuz olaylarından daha yıkıcı” olduğunu savundu.
RUBİN’DEN SEDAT PEKER ÖRNEĞİ
Sedat Peker’i örnek gösteren yazar, Sedat Peker’in Türkiye’nin en güçlü mafyası olduğunu, Ergenekon davaları sırasında tutuklandığını, ancak aldığı hapis cezasına karşın ilk serbest bırakılan kişilerden biri olduğunu belirtti. Peker’in tartışmalı geçmişinin, Erdoğan’ın kendisini onunla ilişkilendirmesini ve onunla işbirliği yapmasını engellemediğini belirten Rubin, Gülen’in daha geniş bir ağa sahip olmasına rağmen Peker’in bağlantılarının da aynı güçte olduğunu öne sürdü.
‘GERİYE MAFYA VE ERDOĞAN KALINCA NE OLACAK?’
Erdoğan’ın geçmişte “Gülen’in ağını kendi kirli işlerini yapmak için kullandığını” hatırlatan Rubin, Peker ve Mehmet Ağar gibilerin, Erdoğan’ı kendi kirli işlerini yapmakta kullandıklarına inandıklarını söyledi.
Erdoğan’ın, “Gülencileri, Kürtleri, liberalleri, feministleri ve siyasi muhalefeti hedef alırken, yalnızca kendi düşmanlarını değil Peker ve müttefiklerinin de düşmanlarını yok ettiğini” savunan Rubin, geriye yalnızca mafya ve Erdoğan kaldığında ne olacağını sordu.
Bu iki grup arasındaki çatışmanın şiddet içerip içermeyeceğini soran eski Pentagon yetkilisi, Erdoğan’ın kutuplaşmış Türkiye’yi “düdüklü tencereye koyduğunu” söyledi.
https://haber.sol.org.tr/toplum/15-temmuz-darbesini-tahmin-eden-rubinden-yeni-yazi-ucuncu-bir-darbe-olabilir-172167

Naci Kaptan – Devam edecek
This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, FAŞİZM, İrtica, RADİKAL İSLAM, SİYASAL İSLAM, TERÖR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *