Arama
Ulu Önder Atatürk diyorki:
- Türk Milleti bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı varolmalarının yegane koşulu olarak kabul etmiş cesur insanların torunlarıdır. Bu millet hiçbir zaman hür olmadan yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır.
- 00:00 / 00:00
- 1Bir Hatira-yi Asksin
- 2Tanbur T. (Abdi Coskun)
- 3Bu Yaz Gecen Gunlerimiz
- 4Farig Olmam Mesreb-i Rindaneden
- 5Bahar Olur Yaz Olur
- 6Kanun T. (Ahmet Cennetoglu)
- 7Biz Heybelide Her Gece
- 8Acmazsan Eger Kalbime Sen
- 9Yillarca Yazik Bos Yere
- 10Sazlar Calinir Camlica'nin Bahcelerinde
- 11Ney T. - Muheyya Oldu Meclis
- 12Ney T. 01 (H.Kudsi Sezgin)
- 13Ney T. 04
- 14Ney T. - Sevk-Efza Pesrev
- 15Ney T. 05 (H. Kudsi Sezgin)
- 16Ney T.- Gulbin-i Iys Mi Demed
- 17Ney T. - Erdi Bahar Sardi Yine (V. Bingol-M.N.Selcuk)
- 18Ney T. 09 (H.Kudsi Sezgin)
- 19Ney T.- Tut-i Mucize-Guyem
- 20Tanbur Ve Ney T. - Sehnaz Pesrev
- 21Ney T. - Ne Zaman Gelse Hayalin
- 22Ney T. 01 (Salih Bilgin)
- 23Ney T. 02 (Salih Bilgin)
Takvim
Son Bir Ayda En Cok Okunanlar
NARDUGAN Türklerde Çam Bayramı Sümerolog Muazzez…
uyarı +18 * TANIMADAN BİLMEDEN OSMANLI’YA…
Tarihin tozlu yapraklarından * KITLIK VE…
Yıl 1946 : Camiye Asılan “Welcome” Mahyası…
GURBETÇİLERE * DEĞERLİ AYDOĞAN KEKEVİ’yi…
ERMENİ İSYANLARININ KISA TARİHÇESİ * Utanma! * Yıl…
GEÇMİŞE YOLCULUK * ÖN TÜRK’lerde, ŞAMANİZM,…
Bir ‘saltanat’ın yıkılışı ve bir devrim yasası *…
Güncellendi * İnönü Resimli Paraların Gerçek Hikayesi
BU BİR SİYASET DEĞİL, KEPAZELİKTİR!
-
Yeni Yazılar
Sözcü Gazetesi Yazarları
Rıfat Serdaroğlu Yazıları
Zahide Uçar Yazıları
Mustafa Yıldırım Yazıları
- Ege Adalarımız Libya'dan Daha Yakın / Mustafa YILDIRIM
- Kürt Şeyhi Boğazlattı, ABD Kökenli Örgüt "Lion" Yaptı / Mustafa YILDIRIM
- Gülen İçin ABD'ye Koşanlar Şimdi Neredeler? / Mustafa YILDIRIM
- Şerif Mardin - CIA - Marine Club / Mustafa YILDIRIM
- Türkçenin fiil kökleri internetten önce öldürülmüştü / Mustafa YILDIRIM
Arşivler
Kategoriler
- 12'den vuran sözler
- 21.YÜZYIL ENSTİTÜSÜ
- AB
- ABD – AB – EMPERYALIZM
- AFORİZMALAR
- AHMET TAKAN YAZILARI
- AHMET TANER KIŞLALI
- AKIL AÇICI KONUŞMALAR
- AKIL FİKİR YAZILARI
- AKLI VİCDANI HÜR YAZIŞMALAR
- ALİ ERALP YAZILARI
- ALİ NEJAT ÖLÇEN
- ANAYASA
- ANIL ÇEÇEN
- ANILAR
- Anons
- Arastirma
- ARKEOLOJİ – MİTOLOJİ
- ARŞİV SANDIĞI
- ASİMİLASYON
- ATATURK
- AYNANIN SIRLARI
- BANU AVAR yazıları
- Bekir Coşkun yazıları
- Bilim ve Teknoloji
- BİLİŞİM – İNTERNET –
- BİLİYOR MUSUNUZ ?
- Bölücü KÜRTÇÜLÜK
- BOP
- BÜLENT ESİNOĞLU YAZILARI
- Calisma Dunyasi – Is ve Emekciler
- CUMHURİYET – DEMOKRASİ – ÇAĞDAŞLIK
- DAVUT ARSLANTÜRK
- DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK
- DENİZ VE DENİZCİLİK
- DEVRİM VE KARŞI DEVRİMLER
- DİN-İNANÇ
- DIŞ POLİTİKA
- Dizi Yazilari
- DOĞA – ÇEVRE
- Doga – Cevre – Ekoloji – Tarim
- DOĞAL YAŞAM
- DOĞAN KUBAN
- DÜNYA DENİZCİLİK SAVAŞLARI
- DÜNYA ÜLKELERİ
- DURUM VAZİYETİ
- DUYURULAR
- EDEBİYAT – ANI – ÖYKÜ – ŞİİR
- EĞİTİM
- Ekonomi
- EMİN ÇÖLAŞAN
- EMPERYALİZM
- ENERJİ
- English articles – İngilizce makaleler
- ERGENEKON – BALYOZ
- ERMENİ SORUNU
- FAŞİZM
- FELSEFE ve GÜZEL DEYİŞLER
- Fetullah Gülen
- FEYM GRUBU ÇALIŞMALARI
- Flash Haber
- FOTOĞRAFLAR
- FUAT AVNİ
- GDO
- GEÇMİŞİN İÇİNDEN
- GEÇMİŞİN İÇİNDEN YAŞAM
- GEDİĞE TAŞ KOYMAK
- Genel Kultur
- GIDA
- GÜLMECE
- Gundem
- GÜNDEM – YORUM
- Haber
- HABER GÜNDEM
- HAYATIN İÇİNDEN
- HUKUK-YARGI-ADALET
- İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR
- İLHAN SELÇUK YAZILARI
- İNSAN HAKLARI – DEMOKRASİ
- İrtica
- İSRAİL – SİYONİZM
- İSTİHBARAT KURUMLARI
- KADIN HAKLARI
- KAPİTALİZM – LİBERALİZM
- KARİKATÜR
- KIBRIS
- KISSADAN HİSSELER
- KIZILDERİLİLER
- Kose Yazarlari
- KÖŞELİ YAZILAR
- KÖY ENS.ÖĞR. MUSTAFA AKSUNGUR ANILARI
- KÖY ENSTİTÜLERİ
- KÜLTÜR – EĞİTİM – ÇAĞDAŞLIK
- KUMPAS-TEZGAH-ÜÇ KAĞIT
- KÜRESEL POLİTİKALAR
- Madencilik ve Yeralti Kaynaklari
- MAHİYE MORGÜL
- MEDYA
- MEHMET ALİ GÜLLER
- Mehmet Halil Arık yazıları
- MEHMET TÜRKER
- MENEMEN OLAYI – KUBİLAY
- MİNE KIRIKKANAT
- MİTOLOJİ
- MİZAH
- MOLA ZAMANI
- MUSIC
- MUSTAFA YILDIRIM
- MUZİK KUTUSU
- NECATİ DOĞRU YAZILARI
- NECİP HABLEMİTOĞLU
- NURULLAH AYDIN YAZILARI
- NUSRET KEBABÇI
- ORGANİZE İŞLER
- ORTADOĞU ÜLKELERİ
- ÖZDEMİR İNCE
- ÖZELLEŞTİRMELER
- PANDORA'nın KUTUSU
- PERDE ARKASI
- PKK TERÖRÜ
- Politika ve Gundem
- POROF ZİHNİ
- RADİKAL İSLAM
- Rifat SERDAROĞLU yazıları
- Saglik
- Sanat Edebiyat ve Kultur
- SAVUNMA
- SAYGI ÖZTÜRK
- SAYIŞTAY RAPORLARI
- science * ingilizce * araştırmacılara
- SEÇİM – SEÇSİS
- ŞERİAT – İRTİCA – KARANLIĞIN AYAK SESLERİ
- SİNAN MEYDAN
- SİYASAL İSLAM
- SİYASİ PARTİLER
- SİYASİ TARİH
- SONER YALÇIN yazıları
- SÖYLEŞİLER
- SUAY KARAMAN
- SÜLEYMAN ÇELİK
- SUN SAVUNMA NET
- T.C. BURHAN
- Tarih
- TARİHE – AYDINLANMAYA – CUMHURİYETE NOT DÜŞENLER
- TARİKAT VE CEMAATLAR
- TARIM – EKOLOJİ
- TERÖR
- TSK
- UÇUK KAÇIK HABERLER
- UĞUR DÜNDAR
- UĞUR MUMCU
- ULUSAL STRATEJİ
- Uncategorized
- UNUTMA
- VANDALLIK
- VATANDAŞIN KÖŞESİ
- VİDEOLAR
- Wiki-Leaks – Bilgi sızmaları
- YABANCI BASIN
- YANDAŞ – ÇIKARCI – YAĞCILAR
- Yazarlar
- Yeni Kitaplar
- YENİ NESİL SİLAHLAR
- YILDIZLI YAZILAR
- Yılmaz Özdil
- YOBAZLIK – GERİCİLİK
- YOLSUZLUKLAR
- YOZLAŞMA – AHLAKSIZLIK
- YUNANİSTAN – EGE SORUNU
- Zahide Uçar
Who's Online
51 visitors online now11 guests, 40 bots, 0 membersSeçenekler
DOKUZ BAŞLIKTA OTOKRASİ NEDİR?
Bertelsmann Vakfı’nın Dönüşüm Endeksi‘nde Türkiye, “ılımlı otokrasi” olarak sınıflandırıldı. Raporda 137 ülke arasında 77’nci sırada gelen Türkiye için “de facto diktatörlük” nitelendirmesi yapıldı.
Devlet üstündeki iktidarın tek bir kişinin elinde toplandığı yönetim biçimi olan otokrasinin özelliklerini dokuz başlıkta inceleyebiliriz:
1.Yürütme yetkisini genişlet: Otoriterliğin en önemli unsurlarından biri parlamento, yargı gibi hükümet kurumlarını zayıflatırken kendi iktidarını güçlendirmedir.
Bu iktidar alanı açma sürecinde yasal yollar kullanılarak demokratik meşruluk sağlanır. Örneğin başkanlık süresi dolsa da bu sınırları ortadan kaldıracak yasal adımlar atılması gibi.
2. Hükümetten hesap sorulmasını engelle: Muhalif görüşler ve vatandaşların haklarını arama yolları bastırılarak hükümetin hesap verilebilirliği ortadan kaldırılır.
Halkın toplanma, gösteri ve eylem yapma hakları engellenir ya da kolluk kuvvetleriyle ölçüsüz güç uygulanır.
3. Elitlerin desteğini al, ihtiyaç kalmadığında düşman ilan et: Otokratik liderler ekonomik büyüme ve refahla elitlerin desteğini almaya çalışırlar.
Devlete ait şirketler, medya holdingleri, serbest piyasa şirketleri üstünden yaratılan bağlarla para ve siyaset iç içe geçer. Yeni ekonomik zümre oluşturulur. Yolsuzluk artar. Şirketler yönetimin siyasi eğilimlerine göre hareket eder. Karşı gelenler cezalandırılır.
4. Popülizm ve milliyetçilik: Otokrat liderler toplumların karmaşık yapısındaki gerilimleri kullanarak kendilerine destek yaratırlar. Göçmen karşıtlığı, dini ve etnik farklılıklar, ülke sorunları için dış güçleri suçlama sıklıkla başvurdukları yöntemlerdir.
5. İçeride bilgiyi kontrol et, dışarıda yanlış bilgilendir: Devlet kontrolündeki medya ile yaygın tek sesli propaganda düzenlenir. Muhalif medya itibarsızlaştırılır, marjinalleştirilir.
Sosyal medyanın kontrol altına alınması için yasalar, sansürler ve önlemler getirilir. Kullanıcılar yakından izlenir. İçeriden istenmeyen bilgilerin dışarı sızmasını önlemek için internet yavaşlatma ya da kesme gibi yollara başvurulur.
6. Muhalefeti felç et: Muhalefet partilerini tamamen yok etmeden işlevsiz hale getirilir ve hasar verilir.
Muhalefet içindeki ayrımlar, görüş ayrılıkları tetiklenir, tehdit ve gözdağı devamlı hale gelir. Siyasette sözde bir rekabet hissi uyandırılırken öte yandan tabandaki demokratik grupların birleşmesi ve güç kazanması önlenir.
7. Üstü kapalı seçim manipülasyonu: Modern otokratlar doğrudan oy çalma ya da satın alma yollarına pek başvurmuyor.
Medya erişimine engel olmak, hile yapmak, seçim sistemini ya da seçmenlik kurallarını değiştirmek, ya da seçim komitelerine taraftarlarını atamak gibi taktikleri var.
8. Olağanüstü hal kartını oyna: Kimi otokrat liderler olağanüstü hal ilan ederek yönetmeyi seçer.
Terörizm, organize suçlar, savaş söylemi, dış mihraklar, darbe söylentileri, uyuşturucu kartelleri gibi bahaneler kullanılır. Muhalif sesler sıkıyönetim kuralları altında susturulur hapse atılır, sürgüne kaçmak zorunda bırakılır.
9. Etki alanını genişlet: Otokrat liderlere yalnızca kendi ülkeleri yetmez. Benzer yapıdaki ülke ve liderlerle işbirliği, orta projeler, uluslararası anlaşmalar için çalışmalar yaparlar. Bölgedeki güçlerini artırmak amacıyla lobi şirketleri ve halkla ilişkiler uzmanlarıyla çalışırlar.
*Bu yazıyı yazarken Freedom House ve The Conversation gibi düşünce platformlarından yararlandım.
Cumhuriyet 18.01.2021 Elçin Poyrazlar’ın “Dokuz başlıkta otokrasi” yazısından
Posted in FAŞİZM
Leave a comment
“Üç Y”nin Mutasyonu
“Üç Y”nin Mutasyonu
Cumhuriyet – Gani AŞIK – 18 Ocak 2021 Pazartesi
AKP’nin 2002’de halka vaat ettiği yasaklar, yoksulluk ve yolsuzluk ile mücadele (Üç Y) mutasyona uğrayarak uygulamaya ‘Yalan’, ‘Yağma‘ ve ‘Yıkma’ olarak yansıdı.
Yalan furyası elbette bununla sınırlı değil. İktidar oldukları günden bu yana halka da yalan söylediler, hem sosyal ve ekonomik anlamda mahvettiler hem de parlak gelecek masalları uydurdular. Popülizme, mübarek Kuran’ı ve kutsal dinimizi de alet ettiler. Söylemleri ile eylemleri arasındaki tutarsızlığı fark eden özellikle genç nesil, “Bunlar Müslüman ise ben değilim” noktasına geldi, Kuran İslamı, tarikat ve İhvan İslamı ile yer değiştirerek büyük zarar gördü. Bunun ağır vebali, iktidarın günahkâr omuzlarında Everest gibidir.
MİLLİ FELAKET
Yağmalamanın boyutları, yeraltı ve yerüstü varlıklarımızı, Hazine ve Merkez Bankası kaynaklarını kapsayan milli felaket halini aldı. İhale yasasının 180 kez değiştirilmesi, 5’li çetenin Hazine’yi soyması bile çok şey anlatır. İstanbul ve Ankara başta, birçok il ve büyükşehir belediyesinin kaybedilmesine duyulan hıncın altında, uğranılan ağır siyasi prestij kaybı yanında, arsa ve imar rantları ile vakıflarına akıtılan ulufenin kesilmiş olması yatar. Hem Sayın İmamoğlu hem de Sayın Yavaş, önlerine çekilen duvarlardan pencereler açarak, tekeden süt çıkarıyorlar.
HAZİN TEPKİSİZLİK
AKP, hem İhvancı hem de Vahdettinci olduğundan, Cumhuriyet’i yıkmak ve Atatürk’ün devrimlerini yok etmek için, ilk dönemlerinde gizlice, son 10 yıldır açıkça laik, sosyal, hukuk devletini temelinden sarsıyor. Turgut Özal’ın “Anayasa’yı bir kere delmekle bir şey olmaz” sözü, Erdoğan döneminde “Anayasa’yı kevgire çevirmekle bir şey olmaz”a evrildi. Kendisini “layüs’el “ (sorulamaz, sorgulanamaz) olarak görüyor.
Bu hüviyet, Allah’a mahsustur. Yoksa Sayın Erdoğan, rafine dalkavukluğun şaheser örneği olan, AKP Düzce Milletvekili Fevai Arslan’ın “bugün Türkiye’de Allahu Teâlâ’nın tüm vasıflarını üzerinde toplayan bir lider var” zırvasına inanıyor mu? Allah’a eş koşmak şirktir ve dinden çıkarır, sorumlusu vekil ama Tayyip Bey’in bu vahim ötesi itikat suçuna tepkisiz kalması hazin değil mi?
ULUSUMUZUN TALİHSİZLİĞİ
Cumhurbaşkanı, herkesten mutlak itaat istiyor. Muhalif gördüğü gazetelere – gazetecilere, Tv’lere mali ve cezai yaptırımlar uygulatıyor ama amacına da ulaşamıyor. Resmi ilan kıskacına alınan Cumhuriyet, bir ağ gibi gelişen aydın dayanışması temelinde Atatürk devrimlerini sahiplenmeyi kararlılıkla sürdürüyor.
Cumhurbaşkanlığı makamının, ulusal birliği, sevgi ve şefkati temsil ettiğini, zulme uğradığını düşünen yurttaşların son sığınağı olduğunu göz ardı eden, önüne geleni azarlayan, dayanaksız suç isnat edip teröristlikle suçlayan Erdoğan’ın, önceki hiçbir cumhurbaşkanımıza benzememesi, milletimin talihsizliğidir. Başka bir talihsizlik de devleti, babasından miras kalmış çiftliği gibi görmesi; üstelik de Allah’ın huzurunda hesap vereceğini bile bile…
İÇERİYE ASLAN, DIŞARIYA KUZU
CHP lideri Sayın Kılıçdaroğlu, 12 Ocak’ta, genel başkanlık döneminin en etkin konuşmalarından birisini yaparak, Sayın Erdoğan’ı zorda bırakacak argümanlar ortaya koydu. “Malvarlığını araştırırız” tehdidine, ABD Başkanı Trump ve Rus lider Putin’in istiskaline niçin tepkisiz kaldığını, içeride baskınken dışarıya neden uysal olduğunu somut olgularla sorgularken bana, köyümde 1940’larda yaşanan bir anekdotu hatırlattı: Herkesin çekindiği Sarı Mehmet, komşusu bir garibanı sıkça döverdi.
Bu “gariban” kişi de eşine “ben erkeğim, ne istersem yapacaksın” safsatası ile keyfi dayak atardı. Yine bir gün “Ben erkeğim” diyerek çullanınca, zavallı kadıncağız “herifim, bu erkekliğini, bir gün de Sarı Mehmet’e göstersen” diye sızlanmış…
GANİ AŞIK – ESKİ CHP KAYSERİ MV. / MÜFTÜ
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/olaylar-ve-gorusler/uc-ynin-mutasyonu-gani-asik-1806807
UÇAKLAR, ARABALAR YAKIŞIR YÜCE CUMHURBAŞKANINA!!!
BÖLÜM I
CUMHURBAŞKANLIĞINA AİT UÇAKLER VE HELİKOPTERLER
AKP döneminden önce Başbakanlık koltuğunda oturan Bülent Ecevit özel uçak yerine genelde Türk Hava Yollarının tarifeli uçaklarını tercih ederdi.
Başbakan ya da Cumhurbaşkanları seyahatlerinde gazetecileri de yanlarında götürebiliyordu. Özellikle yurtdışı uzak uçuşlarda gazeteciler götürüldüğünde, iş bittiğinde medya kuruluşlarına faturalar gönderiliyor, kuruluşlar da ödeme yapıyordu. Yani uçaklara binen gazeteciler kimseye minnet duymuyor ya da yağdanlık etmiyordu. Başbakan ya da Cumhurbaşkanı ile aynı uçağa binmek sadece gazetecilik faaliyeti için yani habere kolay ulaşabilmek için önemliydi.
2002’ye yani AKP iktidarına kadar Devletin sadece 3 adet makam uçağı bulunuyordu.
“AKP iktidara geldiğinde Ahmet Necdet Sezer Cumhurbaşkanı’ydı. Sezer döneminde Cumhurbaşkanlığı’nın Süleyman Demirel döneminden kalma 2 makam aracı vardı.
Cumhurbaşkanı Sezer, Hava Kuvvetleri’nin Gulf-4 tipi uçakları ile seyahat ederdi. Hava Kuvvetleri’nde bu şekilde 2 uçak bulunuyordu. AKP’den önce Cumhurbaşkanlığı’na ait VIP uçak yoktu ama buna karşın Başbakanlığın özel uçakları vardı.
Gelelim Erdoğan dönemine…
Erdoğan, 2004’te daha büyük bir uçak almak istedi. İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi’nin 40 koltuklu Airbus A319 Corporate Jet tipi uçağı satın alındı. Filo genişlemeye başlamıştı. O sıralarda Başbakanlığa ait S-92 tipi TC-OBA helikopterin de Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından kullanıldığı biliniyordu. Devletin uçak filosunun durumunu ilk olarak 2015 yılında Başbakanlığı döneminde Ahmet Davutoğlu açıkladı.
Başbakanlığın faaliyet raporuna göre devletin hava araç filosunda 11 uçak bulunuyordu. 2016 faaliyet raporuna göre bu 11 uçağa, üç skorsky helikopteri eklendi. 2015 raporunda bu 11 uçağın yıllık bakım ve uçuş masraflarının da 25 milyon 900 bin Lira olduğu belirtildi. 2016 raporunda ise masraf kalemi yoktu.
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığının tek adam yönetimine dönüştüğü 2016 yılından sonra uçak sayısında daha da artış oldu. 12. uçak Tunus’tan alındı. Tunus’un devrik lideri Zeynel Abidin Bin Ali’nin sadece bir kere test için binebildiği Airbus uçağı 78 milyon dolara alındı. 13-14-15. uçaklarla ilgili kamuoyuna yansımış bilgi yok. Ancak, 16. uçak olay oldu.
Örtülü ödenekten satın alındığı iddia edilen, sonra bizzat Erdoğan tarafından kendisine Katar tarafından hibe edildiği söylenen 400 milyon dolarlık uçakla birlikte devletin toplam 16 özel uçağı oldu. Bu süper lüks filonun yıllık masrafının da 38 milyon lira olduğu konuşuldu.
AKP’nin uçak sevdası:
İki AKP’li görevliyi 1 milyon liralık yakıt harcayarak Yeni Zelanda’ya özel olarak götüren uçak tek değil. ne kadar büyük insafsızlık değil mi? Diplomatik temsil görevi ile giden bu iki siyasetçi neden tarifeli uçakla gitmedi, gönderilmedi? Hacı parayı çok bulunca poposunu temizlermiş!!!
Devletin hangarında bu tür ‘hizmetler’lere tahsis ettiği 13 lüks uçak daha var. Sadece Sarayın kullandığı lüks araç sayısı 268. Bu yıl 28 adet lüks araç daha alınması öngörülüyor.
2017 yılında bu 13 uçağın devlete yetmediği anlaşıldı ve yeni uçak alımlarına karar verildi. Türk Hava Yolları (THY) VIP hizmetlerde kullanmak için yeni Airbus ACJ318 alacağını açıkladı. 13 olan VIP uçak sayısı yeni alımla 14’e çıktı. THY en son Cumhurbaşkanlığı için A340 – 500 tipi bir uçağı 77 milyon dolara satın almıştı.
VIP filosundaki uçak ve helikopterler şöyle:
1 adet A340-500
1 adet A330-200
2 adet A319 ACJ
1 adet Challenger 850
3 adet GULFSTREAM G550
1 adet G450
2 adet Cesna Ciatiton
3 adet Sikorsky Helikopter S-92
DEVLET FİLOSUNDAKİ UÇAKLAR
Devlete ait VIP uçak filosundaki en büyük uçak Airbus A330-200 Pestige modeliydi. TC-TUR kuyruk tesciliyle uçan A330- 200, bu unvanını A340-500’e teslim etti. Uzun menzilli 330 modeli 90 koltuk kapasiteli. A319 Corporate Jet tipi TC-ANA uçağı ise 36 yolcu kapasiteli. İtalyan Hava Kuvvetleri’nden 2005 yılında satın alınan bu uçak, 2000 model ve İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi tarafından kullanılmış.
Bunlardan başka 2 adet 16 koltuklu Gulfstream G550 (TC-DAP ve TC-KOP), 14’er koltuklu tescilli Gulfstream G450 ve 550 (TC-ATA ve TC-GAP) ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) bünyesinde kalibrasyon uçağı olarak kullanıldıktan sonra kabinleri modifiye edilen, 8 koltuklu iki Cesna Ciatiton V (TC-LAA ve TC-LAB) bulunuyor. Ayrıca devlet filosunda, 3 adet de döner kanat hava aracı olarak Amerikan Sikorsky yapımı S-92 helikopter bulunuyor.
Elbette bu kadar uçak olunca onlara özel mekan da gerekli olacak, masraflar büyüyecekti.
2011 yılında devletin ANA, ATA, GAP VE DAP uçakları için bir futbol sahası büyüklüğünde hangar yapılmıştı. Esenboğa Havalimanı’ndaki hangar ilk Airbus’a da ev sahipliği yaptı. Ancak uçaklar artınca yeni bir alana ihtiyaç duyuldu. İşte o sırada İstanbul Havalimanı devreye sokuldu, Atatürk Havalimanı kapatılırken, Erdoğan’ın filosuna tahsis edildi.
Şu sıralarda Atatürk Havalimanı yıkılıp “Millet Bahçesi” yapımına başlandı ama yerleşkede bulunan Devlet Konuk Evi tamamen yenilendi ve başta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve diğer devlet yetkilileri olmak üzere Türkiye’ye gelen yabancı devlet başkanları tarafından kullanılıyor. Yani Atatürk Havalimanı AKP’li Cumhurbaşkanı’nın lüks uçak filosu için özel bir havalimanı oldu.
Türkiye devlet başkanlarına ve özellikle de Cumhurbaşkanının şahsına havalimanı bulundurmaya başlamışken, bazı absürtlükler dikkat çekecekti, örneğin Almanya Başbakanı Merkel tarifeli uçağa biniyor, zaten İngiltere Başbakanı da makam aracı yerine metro ile seyahat ediyordu. Finlandiya cumhurbaşkanı ise yurt dışı ziyaretlerini tarifeli uçakta ve ekonomik sınıfta yapıyordu. Akıllara onların özel uçağı yok mu sorusu takılıyor, ister istemez?
Ülkelerin uçak listesine bakmadan şunu da söylemeli; Türkiye’den iki bakan Yeni Zelanda’ya özel uçakla giderken, Yeni Zelanda’nın bakanı Türkiye’ye THY uçağı ile gelecekti. Refah seviyesi Türkiye’den yüksek Finlandiya ve İtalya devlet başkanları da tarifeli uçağı tercih ediyordu… Airport haberde yer alan yazısında Fatih Akdeniz’in verdiği bilgiye göre bazı devletlerin elindeki özel uçakları şöyle;
Almanya : 12 özel uçak
Fransa : 14 özel uçak
İtalya : 11 özel uçak
Japonya : 2 özel uçak
Azerbaycan: 3 özel uçak
Türkiye : 16 özel uçak
Türkiye, devletin uçak filosu bakımından da birçok ülkeden daha önde. Almanya’da 12, Fransa’da 14, İtalya’da 11, Japonya’da 2 özel uçak bulunuyor. Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı’nın hava filosundaki uçak sayısı ise Katar’ın hibe ettiği söylenen ‘Uçan jumbo’ olarak adlandırılan Boeing 747-8 model uçakla birlikte 16’ya yükseldi.
Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik koşullar bu israf gerçekliği ile bağdaşmıyor. Bu nedenle bu ülkeyi yönetenler bu israfa son vermeli çağrısı önemli. Elbette bu kadar uçağı tek başına Cumhurbaşkanı kullanmıyor. Tıpkı makam arabası sevdası gibi uçak sevdası da yönetim kademelerinde yukardan aşağı doğru yayılıyor.”
BÖLÜM II
CUMHURBAŞKANLIĞINA AİT ARAÇLAR
Türkiye’deki makam aracı sayısının 125 bin , Cumhurbaşkanlığı’na ait lüks araç sayısı 268 “Türkiye, makam araçlarında dünya rekorunu elinde bulunduruyor. Almanya’da 9 bin, Japonya’da 10 bin, Fransa’da 8 bin makam aracı var.
Türkiye’nin değişmeyen gündemi: Makam otomobilleri
Deri koltuklar… Arka camın hafif aralanması ve gelen tatlı bir esinti… Cam açmak istenilmezse püfür püfür esen bir klima… Hızsa hız… Cakaysa caka… Marka fark etmiyor ama tercihen Alman! Lüks makam otomobilleri Türkiye’nin gündeminden hiç düşmüyor.
Sayıştay raporlarına göre Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda eski bakanların hepsine makam aracı verildiği ortaya çıktı. Yakın geçmişte Yenikapı’daki sergi ve yöneticilerin Alman makam otomobili tutkusu Türkiye’nin gündemine oturmuştu. Son yıllarda yöneticilere tahsis edilen Mercedes, Audi ve Lexus marka araçlar bir hayli konuşuldu.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANINA MİLYONLUK ARABA
Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’e görevi aldığı dönemde 1 milyon liralık 2014 model siyah Mercedes S500 4matIc L VISION makam aracı alınmıştı.
Sözcü 02/02/2016
Makam arabası 3 kıta dolaştı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Obama gibi zırhlı makam aracını yurt dışı gezilerine göndermeye başladı. Latin ülkelerini kapsayan gezi için Erdoğan’ın makam arabası askeri kargo uçağıyla 14 bin km yol yaptı. Önce Senegal sonra da Brezilya’da yakıt ikmali yapan uçak personeli, Şili’ye ulaşarak makam aracını Erdoğan’a teslim etti.Kayseri Hava Üssü’nden kalkan askeri kargo uçağı, makam arabasını Şili’ye götürmek için Asya, Afrika ve Amerika kıtaları arasında uzun bir yolculuk yaptı. Üç gün süren kargo uçağı yolculuğunda Türkiye’den Senegal’a, oradan da Brezilya’ya uçuldu. Bu ülkeden de Şili’ye geçildi. Peru ve Ekvator ziyaretlerinde de yine aynı yöntemle makam arabası taşındı.
cumhuriyet.com.tr19 Ekim 2017
Saray’a 268 araç yetmedi… Cumhurbaşkanlığına 38 yeni araç alınacak!
Garajında 268 araçlık dev bir filo bulunduran ve araçlarının sadece yıllık yakıt masrafı 3.4 milyon lirayı aşan Cumhurbaşkanlığı önümüzdeki yıl tam 38 yeni araç daha alacak.
hükümetin Meclis’e gönderdiği 2018 yılı bütçe yasa tasarısına göre, Cumhurbaşkanlığı’nın önümüzdeki yıl araç filosuna dahil edeceği yeni araçlardan 10’u özel zırhla donatılmış taşıtlardan oluşuyor. Bu taşıtlardan 8 tanesi bütçedeki fiyat sınırlamasına tabi olmayacak. Cumhurbaşkanlığı zırhlı araçların yanı sıra 14 binek otomobil, 4 minibüs, 2 panelvan, 6 otobüs ile biri 12 tonluk diğeri 17 tonluk 2 kamyon satın alacak.
FİLODAKİ 268 ARAÇ 306’YA ÇIKACAK
Önümüzdeki yıl alınacak 38 yeni araçla birlikte Cumhurbaşkanlığı’nın araç filosundaki taşıt sayısı 268’den 306’ya çıkacak. Sarayın mevcut araç filosunda 2 limuzin, 14 zırhlı araç, 28 adet 4×4 cip, 6 ambulans, 2 itfaiye, 83 Volkswagen, 33 Mercedes, 10 Audi marka araçlar da bulunuyor.
Halktv 10.02.2019
2019’un tasarruf yılı olacağını söyleyen hükümet, tasarruf tedbirlerinin dışında tutulan Cumhurbaşkanlığı ve TBMM için sürücüleriyle birlikte 35 yeni araç kiralayacak. Saray için kiralanacak araçların altısının “yabancı menşeli” olması istendi.
Yeniçağ 09.04.2020
Cumhurbaşkanlığı, 14 yeni araç için ihale açtı. 7 mayıs tarihinde yapılacak ihalenin ilanında araçların en az 2019 model olması ve araçların en az birinde karartılmış camlar, perde ve araç içi buzdolabı olması istendi.
İndigo Dergisi 14 Eylül 2019
Erdoğan için Almanya’dan 4 adet Mercedes S 600 Maybach lüks makam aracı getiriliyor.
Cumhurbaşkanlığı’nın talebi üzerine Erdoğan için Almanya’dan Ankara’ya 9 kat zırhlı dört adet yeni Mercedes S 600 Maybach makam aracı gönderildi. Araçların değerinin yaklaşık 80 milyon lira olduğu belirtiliyor.
Cumhurbaşkanlığı’nın talebi üzerine Almanya’dan Ankara’ya dört adet yeni S 600 Maybach araç gönderildiği öğrenildi. Bu araçların modellerinin ise son derece güvenlikli Mercedes-Maybach S 600 Pullmann Guard model olduğu belirtiliyor.
Avrupa Postası’nda yer alan habere göre; yaklaşık dört ay önce tamamlanan siparişlerde, Mercedes- Maybach’lar tam 9 kat zırhlanmış olarak Mercedes’ten satın alındı ve gönderi için önceden belirlenen, güvenliklerin alındığı bir Türk nakliye şirketine teslim edildi.
Her biri ayrı TIR’lara yüklendi
Küçük bir kent olan Hanau’ya getirilen Maybach’lar, Ankara’nın özel talebi üzerine her biri bir TIR’a yüklendi. Maybach’ların alınmasında Türkiye Cumhuriyeti Stuttgart Başkonsolosluğu’nun devreye girdiği ve araçlar gönderilene kadar tüm sürecin başkonsolosluk tarafından yönetildiği öğrenildi.
Araçların Türkiye fiyatının yaklaşık 80 Milyon TL olduğu ileri sürülüyor. Her bir aracın 5.5 tonun üzerinde olduğu ve bir TIR’a iki araç sığarken, Ankara’nın hepsini tek tek yüklettiği, arka arkaya dört TIR’ın bu şekilde Ankara’ya gönderildiği öğrenildi.
Saray’ın garajında 268 lüks araç var
2017 yılında yayımlanan habere göre ise; Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın garajında garajında 2’si limuzin 14 zırhlı araç, 28 4×4 jip, 30 motosiklet olmak üzere toplam 268 araç yer alıyor.
14 zırhlı araç, 28 jip
Cumhuriyet’ten Sinan Tartanoğlu’nun haberine göre, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nin açtığı Zorunlu Mali Sorumluluk ve Kasko Sigortası hizmet alımı ihalelerine ilişkin resmi dosyalara göre, Cumhurbaşkanlığı’nın envanterinde 2’si limuzin olmak üzere 14 tane zırhlı araç, 28 tane 4×4 jip, 6 tane ambulans, iki tane itfaiye aracı, 30 tane motosiklet var.
Mercedeslerin her biri 1,5 milyon lira
Araç filosunun en önde markası Volkswagen. Listede en eskisi 2008, en yenisi 2016 model 83 tane Volkswagen marka araç var. Volkswagen’ı 32 araçla Mercedes takikp ediyor. Mercedes marka araçların 11 tanesi, makam aracı olarak da kullanılan, S600 model zırhlılar.
Erdoğan’ın makam aracı mercedes s 600 maybach, Kasko değeri bir servet
İhale dosyasında kasko değerlerinin Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği’nin “Motorlu Kara Taşıtları Kasko Değer Listesi”nden belirleneceği ifade ediliyor. Ancak birliğin listesinde yer almayan 15 araç var. Bu araçların kasko değerleri ayrıca belirleniyor. Kasko değerleri de araçların yaklaşık piyasa değerini gösteriyor. 2009, 2010, 2012 ve 2013 model Mercedes S600 zırhlı araçların her birinin kasko değeri 1 buçuk milyon TL.
24 tane Chevrolet 4X4 Jip’ten 1 tanesi zırhlı ve kasko değeri 900 bin TL. 1998 model Mercedes S600 Limuzin’in kasko değeri ise 600 bin TL. Bir G.M.C. marka SUV’un, 5 4X4 Jip’in elektronik jammer cihazı ile radyasyona karşı koruyucu özelliği olan filtreli camı var ve bu donanımın tek bir araç için bedeli 315 bin TL.
Araçların piyasa değeri 54 milyon lira
İhale dosyasındaki ek donanımlarla birlikte kasko bedelleri toplandığında, 2017 verilerine göre Cumhurbaşkanlığı’nın emrindeki 268 aracın toplam piyasa değerinin yaklaşık 54 milyon TL olduğu ortaya çıkıyor.
Sezer’in 2, Gül’ün 18 makam aracı vardı
İhale dosyasındaki araçların içinde eski cumhurbaşkanlarının kullandığı araçlar da var. Ahmet Necdet Sezer’in 2, Abdullah Gül’ün ise 18 makam aracını kullandığı biliniyor. 27 Aralık 2013’te yine Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde yapılan ihale ise 115 aracı kapsıyor. Ağustos 2014’te Cumhurbaşkanı seçilen Tayyip Erdoğan’ın Genel Sekreterliği’nin Aralık 2014’te yaptığı ihale dosyasına göre Cumhurbaşkanlığı’nın garajında 136 araç var. Son olarak 7 Aralık 2016’da yapılan ihaleyle Saray’ın garajındaki araç sayısı 136’dan 268’e çıkarıldı.
Posted in Ekonomi, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK
Leave a comment
ESKİ EMNİYET MÜDÜRÜ’NDEN DİKKAT ÇEKEN “POLİS-TSK” DEĞERLENDİRMESİ
ESKİ EMNİYET MÜDÜRÜ’NDEN DİKKAT ÇEKEN “POLİS-TSK” DEĞERLENDİRMESİ
cumhuriyet.com.tr 15 Ocak 2021
Eski Emniyet Müdürü Yusuf Fidan, polisin TSK’ye ait silahları kullanabilmesinin önünü açan düzenlemeyi değerlendirdi. Polisin, TSK’nin uçağını, tankını, topunu kullanması ne anlama geliyor?
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) Taşınır Mal Yönetmeliği’nde yapılanDeğişikliğe göre “terör ve toplumsal olaylar”da TSK’ye ait silah ve taşıtlar, bakan onayıyla Emniyet ve MİT’e devredilebilecek.
Eski Emniyet Müdürü Yusuf Fidan, bu düzenlemenin sivil silahlanma ve
iç karışıklık endişesi dolayısıyla yapıldığını ifade etti.
FİDAN’IN ODA TV’DE YER ALAN YAZISI ŞÖYLE:
Ülkenin gerçek sorunlarının ve bunların çözümlerinin konuşulamadığı bu dönemde önemli bir mevzuat değişikliği, hak ettiği ilgiyi kamuoyunda fazla göremedi. 5 Ocak 2021 günü Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile “Türk Silahlı Kuvvetleri, Millî İstihbarat Teşkilatı Ve Emniyet Genel Müdürlüğü Taşınır Mal Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” değişikliği yayımlandı.
Bu yönetmenliğin 21. Maddesine; “Milli güvenlik, kamu düzeni ve kamu güvenliğini ciddi şekilde tehdit eden terör, toplumsal olaylar ve şiddet hareketlerinin meydana gelmesi durumunda veya emniyet ve asayişin zorunlu kıldığı diğer hallerde, idareler taşınır mallarından taşıt dâhil diğer idarelerce ihtiyaç duyulan malları, … ilgili Bakanın onayı ile herhangi bir şarta bağlı olmaksızın birbirlerine bedelsiz devredebilir” fıkrası eklendi. Böylesi çok önemli bir değişiklik yasa ile değil, iki satırlık bir idari kararla yapıldı bitti.
En anlaşılır hali ile ne getiriyor bu yeni düzenleme? Gerekli görülen durumlarda TSK, Emniyet, Jandarma, Sahil Güvenlik ve MİT kurumları envanterlerinde bulunan araç, gereç, silah ve mühimmatları bakanlık olurları ile birbirlerine devredebilecekler. Bu kurumlar içinde en donanımlı ve güçlü olan Silahlı Kuvvetlerden diğer dört kuruma koşulsuz ve geri dönüşsüz envanter devrinin önü açıldı.
ENVANTER DEVİR KOŞULLARI ÇOK MUĞLAK
Önce bu eklenen yönetmelik maddesini anlamaya çalışalım. TSK’nın araç, gereç ve her türlü silahının MİT ve kolluk kuvvetlerine devri için aslında katı zorunluluk koşullarının aranmayacağı anlaşılıyor. Ayrıca devredileceklerde bir sınır çizilmemiş; tank, top her şey dâhil olabilir. Düzenlemede envanter devri için “milli güvenlik, kamu düzeni, terör…” gibi koşullar sıralanıyor gibi görülse de, cümle devamında “toplumsal olaylarda… Emniyet ve asayişin zorunlu kıldığı diğer hallerde…” denilerek kapsam iyice genişletiliyor.
Bu ‘asayişin zorunlu kıldığı diğer haller’ koşulu oldukça muğlâk ve karar idarenin geniş takdir ve yorumuna açık bırakılmış. Düzenlemenin, ülkede hemen her gün yaşanabilecek tüm muhalif toplumsal hareketlilikleri kapsayabileceği görülüyor. Anayasal hak olan toplanma, yürüyüş ve basın açıklaması gibi eylemler “emniyet ve asayişin bozulduğu toplumsal olaylar” olarak değerlendirilip zor kullanılarak bastırılmıyor mu zaten?
KOLLUĞUN GÜÇ VE SİLAH KULLANIMI KADEMELİ OLMALIDIR
Ordu ülke savunmasında gerekli gördüğünde ağır silahlarının tamamını gerektiği oranda ve miktarda kullanır, herhangi bir yasal orantılı güç kullanımı zorunluluğuna tabi değildir. Ancak kolluk güçleri görevlerini yerine getirirken yasanın emrettiği orantılılık esasına göre kademeli zor kullanma yetkisine sahiptir.
Polis, Jandarma ve Sahil Güvenlik birimleri Polis Vazife Salahiyet Kanunu’nun 16. maddesine göre zor ve silah kullanma yetkisine sahiptir. Bu maddede “kolluk, görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir. Direnmenin mahiyetine ve derecesine göre ve direnenleri etkisiz hale getirecek şekilde kademeli olarak artan nispette bedenî kuvvet, maddî güç ve kanunî şartları gerçekleştiğinde silah kullanılabilir” deniliyor. Görülüyor ki silah ancak gerekli kanuni zorunluluklar oluşunca ve direnci etkisiz kılacak ölçüde ve kademeli kullanılabiliyor, doğrudan değil.
Bu yasal düzenleme (PVSK) dışında genel anlamda kolluğun zor kullanma yetkisi yoktur. Yasanın bu çerçevesi uygulamada çoğu zaman polis lehine zorlansa da, kullanılan tedbirlerin ‘kademe sırası’ bazen şaşırsa da, sonuçta polisin görevi ve yetkisi bu çerçeveyi aşamaz.
POLİSİN SİLAH ENVANTERİ YETERSİZ Mİ
Şimdi şu önemli soruyu sormamız gerekiyor. Şu ana kadar yaşanan hangi terör ve/veya toplumsal olaya müdahalede kolluk bedeni gücünü, maddi gücünü ve yetmeyince silahlarını kullanmış da bunlar direnci kırmaya yeterli olmamış acaba?
Terörle mücadele kolluk birimleri kırsalda veya şehirlerde ihtiyaçları olan en modern silah, araç ve gereçlerle zaten donatılmış durumdadır. 25 Temmuz 2016’da çıkartılan KHK ile polise hem Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın ağır silahlarını kullanma yetkisi verilmiş hem de 28 Şubat döneminde elinden alınan ağır silahları da iade edilmişti.
Bu durumda, şu ana kadar bu denli vahim bir olay yaşanmamışsa da gelecekte olası bir durumda ordunun ağır silah, araç ve gereçlerine ihtiyaç duyulacağı öngörülmüş olmalıdır! Mantıken başka olasılık kalmıyor, değil mi? Polis, Jandarma, sahil Güvenlik ve MİT teşkilatları umarız Silahlı Kuvvetlerin ağır silah, araç ve gereçlerine hiçbir zaman ihtiyaç duymazlar. Ama gelecekte nasıl olaylar yaşanacağı öngörülüyor ki bu düzenleme yapıldı acaba?
SİVİL SİLAHLANMA VE İÇ KARGAŞA ENDİŞESİ
Özellikle 15 Temmuz 2016 FETÖ’cü darbe girişimi sonrası sivil silahlanmaya teşvik ve olası iç kargaşalara hazırlık çerçevesinde dikkat çekici gelişmeler yaşandı. Daha önce de bazı yazılarımda bu konuları ele almıştım. Bu son yönetmelik değişikliğini, aşağıdaki kronolojik gelişmeler arasındaki ilintilere kapsamında ele alınca, konunun daha anlaşılır olacağını düşünüyorum.
* 17 Temmuz 2016; darbe girişiminden iki gün sonra Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Şeref Malkoç: “Milletin meşru müdafaa hakkı için milletimizin ruhsatlı silah almasının önü açılacak” dedi.
25 Temmuz 2016; 28 Şubat 1997 döneminde polisin elinden alınan ağır silahlar iade edildi. Ayrıca polise Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın ağır silahlarını kullanma yetkisi verildi.
* 30 Temmuz 2016; Milli Savunma Bakanı Fikri Işık “15 Temmuz’da kayıp mermi ve silah olabilir” dedi. Aynı günlerde Ankara’da bu kayıp MP-5 silahlardan birisi bir cinayette kullanıldı.
* 17 ağustos 2016; Cumhurbaşkanı Erdoğan SADAT’ın kurucusu emekli paşa Adnan Tanrıverdi’yi başdanışman olarak atadı. SADAT kamplarında suikast ve gayri nizami harp teknikleri eğitimleri verildiği basına yansıdı.
* 24 Haziran 2017; Cumhurbaşkanlığı Arşiv Müdürü Muhammet Safi sosyal medya hesabından “Her eve bir otomatik tüfek ve 1000 mermi projesi şart” paylaşımını yaptı.
* 17 Temmuz 2017; İç İşleri Bakanlığı tüm ruhsatlı silahlara yıllık 200 adet olan mermi satın alma iznini 1000 mermiye çıkartan düzenlemeyi yaptı.
* 20 Aralık 2017; Kamuoyunda “İç savaş Kararnamesi” diye anılan 696 sayılı KHK ile “15 Temmuz darbe girişimi ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemler kapsamına sokulacak girişimlerin bastırılması kapsamında hareket edecek sivillerin hiçbir sorumluluğu olmayacağı” hususu düzenlendi.
* 12 Ocak 2018; HÖH (Halk Özel Harekat) genel başkanı Fatih Kaya Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan’ın cihad ilan ettiğini, bir yılda 22 ilde 7 bin üyeye ulaştıklarını, devletin verdiği tüm görevler için hazır olduklarını açıkladı.
* 02 Mart 2018; İçişleri Bakanlığı’nın faaliyet raporuna göre vatandaşın ruhsatlı silahlarında “silahım kayıp oldu” beyanı sayısında son 3 yılda 7 kattan fazla artış olduğu açıklandı.
* 08 mart 2018; CHP Milletvekili Mehmet TÜM’ün ‘kayıp silahların araştırılması’ için Meclis’e taşıdığı araştırma önergesi AKP’li oylarıyla reddedildi.
* 24 Haziran 2018; genel seçim sonuçlarının açıklandığı akşam binlerce AKP’li tüm şehirlerde her tür silahlarla saatlerce havaya ateş ederek zafer kutlamasına etkin bir adli işlem yapılmadı.
* 3 Şubat 2019; Sedat Peker Ataşehir’de yaptığı konuşmasında Cumhur İttifakı’na destek ve silahlanma çağrısı yaptı, “Bu ülkenin evlatları da bu ülkenin sokaklarını koruyacaklar” dedi. Bu sözlerde adli suç unsuru bulunmadı.
* 2 Ocak 2020; Ankara’da düzenlenen Şehir ve Güvenlik Sempozyumu’nda konuşan Erdoğan “Artık şehirlerimizin dış güvenliğini surlar ve hendeklerle koruyamayacağımız, içerideki düzeni de sadece kolluk gücüyle sağlayamayacağımız bir yere gelmiş durumdayız” dedi.
* 22 Ocak 2020; Yeni Bekçilik kanun teklifi meclise sunuldu. Pandemi arası sonrası 11 Haziran 2020’de meclisin ilk çıkardığı yasa bu oldu. Bekçilere, bazıları polis de bile olmayan geniş yeni yetkiler verildi.
* Son 13 yılda ülke nüfusu yüzde 20 artarken (70 milyondan 84 milyona), polis sayısı yüzde 60 oranında (187 binden 323 bine) arttı. .
* AB ülkelerindeki genel kolluk sayısı son 10 yıl içinde yüzde 3.4 azalarak toplamı 1.6 milyona indi. Türkiye’de ise bu sürede sayı yüzde 36 oranında artarak 530 bine ulaştı. Bizde kişi başına düşen polis sayısı AB ortalamasının yaklaşık iki katı oldu.
Bu gelişmeleri dikkatle takip edenler ülkede bireysel silahlanmanın teşviki yanında kolluğun yetkileri, sayıları ve her tür silah donanımlarındaki olağan dışı artışı görüyor ve kaygı duyuyorlar. Keskin siyasal kutuplaşmaya paralel gelişen, neredeyse bir savaşa hazırlık gibi görülen tüm bu gelişmelerin makul açıklamaları varsa, bunları öğrenmek kaygıları giderecek ve toplumu rahatlatacaktır.
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/eski-emniyet-mudurunden-dikkat-ceken-polis-tsk-degerlendirmesi-1806379
Posted in FAŞİZM
Leave a comment
ORGANİZE İŞLER * BİR ÜLKENİN VARLIKLARI NASIL TALAN EDİLİR? * SATIŞ VURGUNU
SATIŞ VURGUNU
Cumhuriyet / Hazal Ocak / 17 Ocak 2021
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) şirketi KİPTAŞ’ın, AKP döneminde bazı gayrimenkulleri AKP’ye yakınlığıyla bilinen dernek ve vakıflara sattığı ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın kurucusu, kızı Esra Albayrak’ın ise yönetim kurulu üyesi olduğu TÜRGEV, KİPTAŞ’tan farklı tarihlerde Başakşehir, Arnavutköy ve Fatih’te toplam 7 gayrimenkul satın almış. Bu arazilerden bazılarına yurt yapmış.
Cumhuriyet’in ulaştığı satış listesinde arazi alanlar arasında AKP’ye yakın dernek ve vakıflardan Önder İmam Hatipliler Derneği, Türkiye Diyanet Vakfı, İlim Yayma Vakfı ve TÜGVA da var. İBB CHP Grup Sözcüsü Tarık Balyalı, “TÜRGEV ve TÜGVA başta olmak üzere 18 ayrı gayrimenkul, yine aynı vakıf ve derneklere satılmış. Bu arsaların satıldığı günkü toplam bedeli 98 milyon lira” dedi.
‘HÜLLE YAPILMIŞ’
İBB Meclisi’nin ocak ayı son oturumunda konuyu ve listeyi gündeme getiren İBB CHP Grup Sözcüsü Tarık Balyalı, “Bu satışı yapılan arsaların çoğu İBB’den satın alınmış. Yani araya KİPTAŞ konularak hülle yapılmış. Arsalar ihaleyle satılmış ama ihalelere katılanlar hep tanıdık isimler olmuş. Yani ‘al gülüm ver gülüm’ olmuş” ifadelerini kullandı.
PARSEL PARSEL YANDAŞ VAKIFLARA
İlim Yayma Vakfı, Fatih’te 2 gayrimenkulü 2016’da toplam 1 milyon 850 bin 847 liraya almış. Türkiye Diyanet Vakfı da Fatih’te 360 metrekarelik bir konut alanına 2018 yılında 2 milyon 570 bin lira ödemiş.
Önder İmam Hatipliler Derneği ise Fatih’te 446 metrekarelik bir ticaret alanını 18 milyon 500 bin liraya, 2018’de satın almış.
TÜGVA, Eyüp’te 2 bin 143 metrekarelik sosyal ve kültürel tesisler fonksiyonundaki boş arsayı 2019’da 29 milyon 990 bin liraya satın almış.
ENSAR Vakfı da Başakşehir’de 12 bin 559 metrekarelik özel ilköğretim tesisleri alanını 2013’te 4 milyon 652 bin liraya edinmiş. Arsa üzerinde şu an ENSAR Koleji görünüyor.
Listede diğer gayrimenkul alanlar ise Azaklıoğlu Necati Bay Eğitim Kültür ve Sosyal Yardım Vakfı, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mezun ve Mensup Derneği, Merve Eğitim ve Kültür Vakfı ile Safa Eğitim Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı.
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/bu-da-satis-vurgunu-1806610
SARAYLARIN EFENDİSİ
İki yeni saray 740 milyon TL
Sözcü Erdoğan SÜZER 17/01/2021
2021 Yatırım Programı’na göre bu yıl Cumhurbaşkanlığı’nın yazlık-kışlık iki yeni sarayına, Ankara’daki sarayın bakımına ve yeni taşıtlara toplam 448 milyon 688 lira harcanacak. İlave iş çıkmazsa Marmaris’teki yazlık saray 640.5 milyon, Bitlis Ahlat’taki kışlık saray 99 milyon liraya mal olacak.
Tüm kamu kurum ve kuruluşları ile üniversitelerin 2021 yılında yapacağı yatırımlara ödenek izni veren 2021 Yılı Yatırım Programı açıklandı. Programa göre Cumhurbaşkanlığı bu yıl yazlık-kışlık saraylar ile, Ankara’daki sarayın bakım onarımı ve taşıt alımı için toplam 448 milyon 600 bin lira harcayacak.
Bugüne kadar 620 milyon 500 bin lira harcanan Marmaris Okluk Devlet Konukevi, 20 milyon lira daha ödeme yapılarak hizmete açılacak. Bitlis’teki Ahlat Köşkü’ne de bu yıl 89 milyon lira ödenek ayrıldı. Ahlat’ın toplam yatırımı ise 99 milyon lira olacak. Kışlık saray 5 bin 631 metrekare sosyal tesis ve 52 bin 949 metrekare peyzaj alanından oluşuyor.
150 MİLYON DİYE BAŞLADI
2021 Yılı Yatırım Programı’na göre Cumhurbaşkanlığının halen devam projelerine 250 milyon, yeni projelere de 198.6 milyon olmak üzere genel bütçeden toplam 448 milyon 600 bin lira ödenek kullandırılacak.
‘’Yazlık saray” olarak bilinen Marmaris Okluk Devlet Konukevine, ilave bir masraf çıkmaması halinde bu yıl 20 milyon lira daha harcama yapılarak bitirilip Cumhurbaşkanlığının hizmetine açılması öngörülüyor. Yazlık sarayın inşasına 2018 yılında başlanmış ve o tarihte 150 milyon liraya mal olacağı öngörülmüştü.
Ancak projenin genişletilmesiyle yatırım maliyeti 640.5 milyon liraya çıktı ve 2020 yılı sonuna kadar da 620.5 milyon liralık harcama yapıldı. Yazlık saray, 37 bin 682 metrekare sosyal tesis ve 879 bin 677 metrekare peyzaj alanından oluşuyor.
3 MİLYAR LİRAYI AŞTI
2016 yılında yatırım programına giren ve 650 milyon liraya tamamlanacağı hesaplanan Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı sarayının içinde yer alan ‘ek hizmet binasının’ toplam 3 milyar 53 milyon 800 bin liraya mal olacağı da ortaya çıktı. Ek hizmet binası için bugüne kadar 2 milyar 972 milyon 800 bin lira harcandı. Programa göre, bu yıl da 81 milyon lira daha harcanarak bina tamamlanacak.
Mercedes S 600 Maybach zırhlı lüks makam aracı
47 YENİ TAŞIT ALINACAK
Cumhurbaşkanlığı bu yıl içinde satın alacağı zırhlı araçlar dahil 47 adet yeni taşıt ile mevcut kara ve hava taşıtlarının bakım onarımı ve makine teçhizat gibi giderleri için bu yıl bütçeden 183 milyon 600 bin lira para harcayacak. Ayrıca özel geliştirilmiş yazılım için de 15 milyon lira harcama yapılacak. Cumhurbaşkanlığı, Ankara ve İstanbul’daki saray ve binaların bakım ve onarımı için de bu yıl 60 milyon lira daha harcayacak. Böylece 5 yılda bina bakım onarımına ödenen para 275.7 milyon lirayı bulacak.
Posted in YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK
Leave a comment
EĞİTİM * 8 yaşındaki Hakkâri’li Yusuf Eymen Velieceoğlu, matematikte dünya şampiyonu oldu.
Yusuf Eymen Velieceoğlu,
Hakkari’ de Dünya Matematik Olimpiyatı
Orhan Özkaya (Arş-Yazar)
Bu Hakkari’de eğitimin başarısı sayılamaz
8 yaşındaki Şehit Selahattin İlköğretim Okulu 2.sınıf öğrencisi Yusuf Eymen Velieceoğlu, matematikte dünya şampiyonu oldu. Bu küçük deha, 2 bin 557 öğrenci arasında ve öğretmenler gözetiminde Kanada “Caribou Matematik Organizasyonu’nda bütün soruları doğru yanıtlayarak dünya birinciliğini elde etmiştir. Sanki “Dünya Matematik Olimpiyatları” Hakkari’de yapıldı. Yetkililerin yaptığı ilk açıklamada Yusuf’un birinciliğini açıklamak oldu. Bu açıklama üzerine Yusuf, “Çok mutluyum. Öğretmenimi, annemi ve babamı çok seviyorum” şeklinde oldu. Bu durum aynı zamanda, Orhan ve Nesrin Velieceoğlu çiftinin de bir başarısı sayılır. Yusuf ilk sözlerinde sevgi vurgusu yaparak, ailesinin ve öğretmeninin ilgisiyle mutluluk duyduğunu belirtme gereği duymuştur. Matematiğe ilgisini öğretmenleri keşfetmiş, sonra aile sahip çıkarak gelişmesini sağlamıştır.
Eğitim sistemden ayrı değerlendirilemez
Okula başlamadan önce dahi matematiğe ilgi duyması, zekâ oyunlarıyla ilgili olması ona, okul döneminde bu yeteneği öne çıkınca önce öğretmenlerinin ilgisi artmış, daha sonra öğretmeni Recep Sevmiş, onun çevrimiçi olarak yapılan “Uluslararası Caribou Matematik Yarışması” na katılmasını sağlamıştır. Sorulan 9 soruyu doğru cevaplaması sonucunda birinci olduğu bildirilmiştir. İki yılda bir yapılan bu yarışmaya her öğrenci kendi seviyesinde katılabiliyor. Baba Orhan Velieceoğlu, “Eğitimdeki temel taş öğretmenlerdir. Bizler veliler olarak onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz… Bu durum Hakkari’nin ve ülkemizin başarısıdır. Çok gururluyum. Matematiği ve zekâ oyunlarını küçük yaştan beri çok seviyor” diyerek duygularını paylaştı.
Dünyanın yazgısını üstün zekâlılar değiştirir
Albert Einstein, Nikola Tesla, İsaac Newton ve Micheal Faraday gibi dehalar dünyanın büyük devrimci bilim insanlarıdır. İşte geleceğin en büyük matematik dehalarının arasında şimdiden yerini almaya aday küçücük tomurcuk Hakkari’de filizleniyor. Geleceğin ünlü matematik dehası Cahit Arf’ı olarak anılması mümkün. Çocukların ailelerle yaşadığı sevgi ve mutluluk ortamının, bir de okulda bütünleşmesi, eli öpülesi öğretmenlerin Atatürk’ün hedeflediği, “Muallimler! Yeni nesli, cumhuriyetin fedakâr muallim ve mürebbilerini sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” ilkesi, öğretmenlere karşı duyduğu sevgi ve saygının büyüklüğünü ortaya koyuyor ve O’nun temel eğitime gösterdiği önemi kanıtlıyor.
Zira Finlandiya’da en büyük değeri öğretmenlerin alması ve ücret sorunu yaşamaması dünyaya örnek teşkil ediyor. Ülkemizde yüzbinlerce öğretmen atama bekliyor; İzlanda’nın 320 binlik nüfusunu geçmiş durumda. Onlara sürekli atama vaadi yapılarak, siyasal ayrıcalıklı atamalar yapılıyor. Sınav kazanmak işe yaramıyor, mülâkat sistemi uygulanıyor. Siyasal sistem öne çıkıyor, 10-20 bin civarında genç mülâkatı kazanıyor. Oysa öğretmen açığımız son derece büyük miktarlarda. Atatürk’ün “Muallimleri” dışlanarak, ezilmeye terk ediliyor, ailelerine yük olmaya da devam ediyorlar, ya da çöp bidonlarından geçimlerini sağlamaya çalışıyorlar, içlerinde “master” ve “doktora” yapmış olanlar dâhi var.
Küçük deha Yusuf zekâ oyunlarına da meraklı
Öğretmeni Recep Sevmiş, Yusuf’un matematik derslerindeki başarısı karşısında heyecanlanmış ve bu yarışmaya katılma fikrini aileye iletmiş. Recep öğretmen ve Yusuf’un annesi, babası sınavı Yusuf’ un kazanacağına inanmışlar. Orhan Velieceoğlu’nun üç çocuğunun en büyüğü olan Yusuf, satranç oyununu da çok seviyor. Bu çocuklarımızın bireysel başarısını genelleştirerek Hakkari’de eğitim de olumlu işler yaptıklarını belirten Milli Eğitim Müdürü, durumdan yararlanmanın fırsatçılığını kullanmakta. Çünkü bu başarının Hakkari’nin tüm eğitim alanında ortaya çıkması gerekir.
Henüz bilgisayar ve internet olanağına sahip olamayan köyler mevcut. Odabaşı köyündeki öğrenciler, köylerindeki elektrik teknisyeninin bakır siniden yaptığı “baz istasyonu” sayesinde uzaktan eğitimlerini sürdürmeye çalışırken, bu durum ülkeye mal olmasına rağmen, ilgi duyulmaması, son derece üzücü. Ayrıca bu Hakkarili genç teknisyenin parasızlıktan “Yüksek Teknik Okulunu” yarıda kesmek zorunda kalması çok üzüntü verici. Emrah Yardımcı isimli gencin Odabaşı köyünde telefon çekmeyince çanak anten ve metal siniden “baz istasyonu” yapması öğrencileri ve velileri sevince boğmuş. Öğrencilerin velilerin okul yakınındaki bir tepede birlikte heyecanla çocuklarını izleyerek dersleri dinledikleri medya ve basına yansıdı.
Eğitimin genel değerlendirilmesi
Hakkari’deki eğitim, yetkililerin gözlerinin ve kulaklarının ne kadar dünyaya, gerçeklere kapalı olduğunu gösteriyor. Eğitim genel koşullardan ayrı tutulamaz, Ülkemizdeki eğitimin getirildiği nokta; “Ben, okumuşları değil, cahilleri severim” diyen profesör adındaki kişiler tarafından kuşatılmış olmasıdır. Daha buna benzer değerlendirmeler gündemi işgal ediyor. Ankara gibi aydınlık kentimizde, “Şeriat bildirileri” kapıların aralığından içeri atılıyor. Yarım milyon öğrenci üniversite sınavlarında matematikten sıfır çekiyor. Covid19 salgınında çocuklarımız çaresizlik içerisinde aileleriyle birlikte kıvranıp duruyor. Köylerde internet bağlantısı ve tablet sıkıntısı Atatürkçü Belediye Başkanları’nın desteğiyle aşılmaya çalışılıyor.
Posted in EĞİTİM
Leave a comment